tag:blogger.com,1999:blog-75410185787259576682024-03-14T07:51:42.011+03:00Kasım'ın Son Günü Dondurma Seven AdamAhmet "Lorean/Gord10" Kamil Keleş'in kişisel bloguAhmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.comBlogger291125tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-82218800636512792732023-12-13T17:19:00.001+03:002023-12-13T17:22:16.616+03:00Vampirler ve Maskeli Balo<p>Eğer vampirler gerçek olsaydı ve bu günümüzde ortaya çıksaydı ne olurdu? Bugün yolda gördüğüm bir afiş sonucu aklıma gelen, cevapları da komik bir soru.</p><p>World of Darkness isimli oyun dünyası, bizim dünyamızda vampir ve başka doğaüstü varlıkların gerçekten var olması hakkında. Büyük bir vampir topluluğu olan Camarilla, vampirlerin ve diğer doğaüstü yaratıkların varlığının insanlardan gizli tutulması konusuna son derece önem veriyor. Maskeli Balo'yu (Masquerade) ihlâl etmek Camarilla için büyük bir suç.</p><p>Bugün bir Ajda Pekkan konseri afişinin önünden geçerken vampirlerin kendilerini gerçekte kendilerini gizlemeye ihtiyaçları olup olmadığını düşündüm (bunu bir nevi en yakın arkadaşınızla yaptığınız geyik muhabbeti gibi düşünebilirsiniz, ama bir iç monolog olarak). Maskeli Balo'yu ihlâl etseler kendileri için kötü olmayacağına kanaat getirdim.</p><p>1. Nüfuz sahibi bir vampirin vampir olduğu ortaya çıksa Twitter'da <b>#vampirleraramizda</b> gibi akılda kalıcı bir hashtag açılır, nefret kusulur, arada kara mizah içerikli mimler hazırlanır ama kimse vampiri durdurmak için harekete geçmez. Bir süre sonra bu unutulur, normalleşir. Bir süre sonra vampirle yolda karşılaşanlar beraber fotoğraf falan çekilir (vampirin fotoğrafa çıktığını varsıyorum). Vampirin dövmesini falan yapanlar çıkar. Nihayetinde Maskeli Balo ihlâli vampiri çok daha rahat bir konuma getirir. <br /></p><p>2. Doğaüstü olayların kamera kayıtları çıksa Unreal Engine 5'le veya AI'la yapıldığı zannedilir. Bir büyücünün bir kurtadama ateş topu attığı bir telefon videosu yayınlansa "Çok güzel bir UE5 çalışması ama yerdeki yansımadaki bozulma bunun gerçek görüntü olmadığını ele veriyor" falan yazanlar çıkar mesela.<br /></p><p>İşte bu yüzden vampirler gerçek hayatta yok. Olsalardı, kendilerini gizlemek için çaba sarfetmeleri gerekmediği için bunu bilirdik.<br /></p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-60474652717291005012023-11-30T16:25:00.002+03:002023-11-30T16:38:03.884+03:00Saçma kişisel gelenekler, Merak, Pişman olacağını bile bile yenilenler <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifANyLsr2Ork_MdUjJxwaTwX8frwfIuuXrPXFXeINNWn2IBAAbUIjxsSiFg2fzcp9KUhsN81CCSwOojChXtLqH4MM_mk1mKAh_JnMwzFf5tk5dECvXeSHUyZchC24W_GRbEhEcO55MT_t1Tk0TDU9qSxiheClIAC5gCxSeUfGfzlF6KrUHvLRJiR9yVWt_/s4032/Photo%2030.11.2023%2014%2030%2025.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifANyLsr2Ork_MdUjJxwaTwX8frwfIuuXrPXFXeINNWn2IBAAbUIjxsSiFg2fzcp9KUhsN81CCSwOojChXtLqH4MM_mk1mKAh_JnMwzFf5tk5dECvXeSHUyZchC24W_GRbEhEcO55MT_t1Tk0TDU9qSxiheClIAC5gCxSeUfGfzlF6KrUHvLRJiR9yVWt_/s320/Photo%2030.11.2023%2014%2030%2025.jpg" width="240" /></a></div>Bugün 2023 yılının Kasım ayının son günü ve ben yine dondurma yedim.<p></p><p><br />Yıllar önce (2008) bu blog sayfasını açarken (önceki blogumu kapatmıştım) aklıma gelen ilk isim buydu. Karamsarlıktan uzak ve orijinal bir isim arıyordum. O dönemde Kasım ayının sonlarında bir kere dondurma yemiştim, "Blogun ismi neden bu olmasın?" dedim ve Kasım'ın sonunda dondurma yemek benim için bir gelenek haline geldi. Bu saçma mı? Evet. Ama toplumdaki bazı süregelmiş, normal karşılanan gelenekler bundan daha da saçma.</p><p>Bugün GOP'taki Quick China'ya gidip vanilyalı <i>mochi </i>yedim. Hem o restoranın, hem de mochi'nin benim için güzel bir anısı var. En iyi arkadaşımla geçirdiğim bir günün. Oraya bugün özellikle bu dondurma için gitmiştim, gitmişken öğle yemeğini de yedim (dondurmadan önce tabii).</p><p><br /></p><p><br /></p><h3 style="text-align: left;">Merak, Pişman olacağını bile bile yenilenler </h3><p>Xo soslu deniz mahsüllü pilav da blogun bu kısmının konusu. Menüde ismini görünce nasıl bir yemek olduğunu çok merak ettim. Acılı olduğu işaretliydi, çok acı yemekleri de sevmiyorum ama yine de merakım üstün geldiği için onu söyledim. "Pişman olacağını bildiği halde bir işi yapmak" durumunu karşılayan bir kelime lâzım, belki Almancada veya Japoncada falan o anlamda kelime vardır.</p><p>Yakın bir arkadaşımla Merak'ın 8'inci ölümcül günah sayılması, belki de Oburluk'un yerini alması gerektiğiyle ilgili bir konuşmayı hatırladım. Bu benim bir hikâyeyle/oyunla anlatmayı istediğim konulardan bir tanesi.<br /></p><br /><p><br /></p><p><br /></p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-67846243622789218982023-06-09T14:25:00.001+03:002023-06-09T14:25:28.131+03:00Haziran 2023, Hırs<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1g59QTevCVhdz0sQ_0Q2fmYPbpl2dNV93p0txA9vj3l-SM0LAwLASGaokmF0SivFBvKCr-3KR8NQKfvPZxBQS4kxzm1YPtf4RdVORQot92RNMlXeY7oehthDisAnaW5-4KIgnu1zFdTU7VrE2uusPBoAfXuZbZ62P00zRHd6ZdKfmqCGEFCC4VcGpQg/s4288/DSC_0315%20copy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1g59QTevCVhdz0sQ_0Q2fmYPbpl2dNV93p0txA9vj3l-SM0LAwLASGaokmF0SivFBvKCr-3KR8NQKfvPZxBQS4kxzm1YPtf4RdVORQot92RNMlXeY7oehthDisAnaW5-4KIgnu1zFdTU7VrE2uusPBoAfXuZbZ62P00zRHd6ZdKfmqCGEFCC4VcGpQg/w640-h426/DSC_0315%20copy.jpg" width="640" /></a></div><p>Kendimi genel olarak mutlu ve huzurlu hissettiğim bir dönemdeyim. Üstünde çalıştığım bağımsız oyun projesi beni heyecanlandırıyor. Başarılı olacağını düşünüyorum ama beni asıl mutlu eden kısım başarı beklentisi değil, sevdiğim bir iş üzerinde çalışıyor olmak. "Mutluluğa giden bir patika yoktur. Mutluluk, patikadır." derler.</p><p>Bahsettiğim proje biraz daha olgunlaştığı zaman public olarak göstereceğim. Şimdilik bunun Steam hedefli bir korku oyunu olduğunu söyleyebilirim.<br /></p><p>Bu aralar işe o kadar odaklıyım ki bazen yemek yemek için ara vermeyi başaramıyorum, günlerin büyük bir kısmı çalışarak geçiyor. İşkolizm. Hırs. Hırslı olmayı seviyorum.<br /></p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-67577778473267650162023-05-31T23:54:00.003+03:002023-05-31T23:59:06.261+03:00Uğur böceği<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBqrwaadkgJkwwF_o52zxyqQEwR2ngPsrRoWd2rl7_o84mmCxAuTTAYxmf4uockaY-R9Ch7rNVM0MpZYQVCKIlrEFZVfz9uErDewg18BG98b6ZZ9fRM9i8p5_SN1i6twonIf5GNAsNqN5PSpjoVFqpJgHozYivnMeXSSQVGnlr0gih1XlRCgYbnnLfxA/s4288/DSC_0312.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBqrwaadkgJkwwF_o52zxyqQEwR2ngPsrRoWd2rl7_o84mmCxAuTTAYxmf4uockaY-R9Ch7rNVM0MpZYQVCKIlrEFZVfz9uErDewg18BG98b6ZZ9fRM9i8p5_SN1i6twonIf5GNAsNqN5PSpjoVFqpJgHozYivnMeXSSQVGnlr0gih1XlRCgYbnnLfxA/w400-h266/DSC_0312.jpg" width="400" /></a></div><p></p>Biraz önce bilgisayarın başına geçmek üzereyken şans eseri yerde şu arkadaşı fark ettim. Muhtemelen pencerenin açık olduğu bir anda içeri uçmuştu. Hemen fotoğrafını çekmeliydim! Makro mercek kullanmama rağmen çok net bir resmini çekemedim maalesef.<p></p><p>Fotoğraf çekildikten sonra arkadaşı sağsalim şekilde pencerenin dışına çıkardım tabii.</p><p>Uğur böceği görmenin bana şans getireceğine inanmıyorum ama onu zamanında görmüş olmam umarım onun için bir şans olmuştur.<br /></p><p><br /></p><p><br /></p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-42774346506697107762023-04-16T14:44:00.002+03:002023-04-16T14:45:53.059+03:00Bu aralar neler yapıyorum? (Nisan 2023)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrstMoVTu8UdWFsWSx9miVYwMqkBfcIQZIdRDfsi9aX8D3V8JZu1RNhc5JQOWYD_1Tfcx3JAwvQc3IO0_2-qjRC7xqPN-Sxc9bNv90VWFJkWXGNgSSf_OM94GEs_7YXoShaCrOUwghpPC3Xl2yG3XKBo1rfunIZiz1NBJE7k9Mi3wEialeXKgqS95mfw/s3088/Photo%2027.03.2023%2012%2008%2046.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2320" data-original-width="3088" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrstMoVTu8UdWFsWSx9miVYwMqkBfcIQZIdRDfsi9aX8D3V8JZu1RNhc5JQOWYD_1Tfcx3JAwvQc3IO0_2-qjRC7xqPN-Sxc9bNv90VWFJkWXGNgSSf_OM94GEs_7YXoShaCrOUwghpPC3Xl2yG3XKBo1rfunIZiz1NBJE7k9Mi3wEialeXKgqS95mfw/s320/Photo%2027.03.2023%2012%2008%2046.jpg" width="320" /></a></div>Son birkaç ayım çok üretken geçmedi. "Geliştirici tıkanıklığı" diyebileceğim bir dönemden geçiyorum. Bazen yatağımda, bazen salondaki bir kanepede, bazen de bir parkta müzik eşliğinde düşünce okyanusunun derinliklerine dalmak bu aralar en çok yaptığım iş. Veya müziğin akışına kendimi bırakıp salonda dans etmek.<p></p><p></p><p>Arada birkaç pixel art ve küçük oyun da yaptım ama çok kayda değer işler değiller.</p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKE8pwA1892GFnujItHflOiGvSYqBnq9oHLbDWhzmcfXFnWKSx84xuMF49RwyvGWCzzXHb-RckuXMcL_Zqs6wb0HdofFD_8FFoD8KjzKcJ11pZVSgsrUeeAPAdwkHbmezp3EoGnhe38vScAhOcUAhP3d6Qqs3CGwZcVEaWIU6BxyH2YomyGeVlS_IWrQ/s4032/Photo%2015.04.2023%2015%2030%2023.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3024" data-original-width="4032" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKE8pwA1892GFnujItHflOiGvSYqBnq9oHLbDWhzmcfXFnWKSx84xuMF49RwyvGWCzzXHb-RckuXMcL_Zqs6wb0HdofFD_8FFoD8KjzKcJ11pZVSgsrUeeAPAdwkHbmezp3EoGnhe38vScAhOcUAhP3d6Qqs3CGwZcVEaWIU6BxyH2YomyGeVlS_IWrQ/w400-h300/Photo%2015.04.2023%2015%2030%2023.jpg" width="400" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd6Jb5HmX69xya2jtna7bBxQtyaTfLe0CDJoxUk23opysJW1yxIcmZnb2ibx4DQcd_MrEDGHRHC_bqWHUygY4-0TOOdufSPTH4zy8vqV7GGSjnOqvtxaMrlgCWe0HKQIdFf2drDFeOhgu0gA8zva-PgEIFO5Gw4YMLKkP7JW4kgnHNK44OaipFj5U7VQ/s4032/Photo%2015.04.2023%2022%2020%2041.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3024" data-original-width="4032" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd6Jb5HmX69xya2jtna7bBxQtyaTfLe0CDJoxUk23opysJW1yxIcmZnb2ibx4DQcd_MrEDGHRHC_bqWHUygY4-0TOOdufSPTH4zy8vqV7GGSjnOqvtxaMrlgCWe0HKQIdFf2drDFeOhgu0gA8zva-PgEIFO5Gw4YMLKkP7JW4kgnHNK44OaipFj5U7VQ/w400-h300/Photo%2015.04.2023%2022%2020%2041.jpg" width="400" /></a></div><p>Dün nihayet evdeki çalışma ortamımda çift monitöre geçtim. Önceki monitörüm (şimdi kendisini ikincil ekran olarak kullanıyorum) renkleri başka ekranlardan biraz farklı gösterdiği için renge ve parlaklığa dayalı iş yapmak zor oluyordu. Bilgisayarımda güzel gözüken bir oyun sahnesinin başka ekranlarda aşırı karanlık gözükmesi hoş değildi. Yeni monitörümü alırken bu renk konusuna özellikle dikkat ettim (ikinci fotoğrafta o maske fotoğrafı nedense yeni monitörümde sepya tonlu çıkmış ama gerçekte düz siyah-beyaz olarak gözüküyordu).<br /><br />İkinci monitörün verimimi artıracağını umut ediyorum.<br /></p><p>Küçük oyunlar yapmayı azaltacağım, belki tamamen bırakacağım. O oyunları yapmak bana birkaç günlüğüne keyif veriyor ama sonra oyunu sadece birkaç yüz kişi oynayınca kendimi kötü hissediyorum. Ve bir topluluğa/etkinliğe gittiğimde insanların beni küçük oyunların yapımcısı olarak tanıdığını görünce. Hırslı (belki de ayrıca kibirli) bir insanım, evet, ve bu değişmeyecek.<br /></p><p>Küçük oyunlardan bahsetmişken, son zamanlarda yaptığım ve bu blog sayfasında bahsetmediğim oyunları anlatayım. Üçü de browser'da çalışan WebGL oyunu, Unity'de yaptım.<br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSPpoI-1bMf-RcEApwhvaqv59py6hmBH0HRf_XCBL2B9pI7PKSs_H2gjcDbYIRvo2JRzm0YoL5vkpYnn95y2Mb7ufQwX3JpGsXaB8Q7B5bon5NxDSxXsGo1ZE8QLqeJBwrIAH_lK6Wv_BWaCIL2pY55mfDw7TXV3YXBfJkOqElPq0SGQwYVkovKKCOdg/s630/Turkce.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="630" height="254" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSPpoI-1bMf-RcEApwhvaqv59py6hmBH0HRf_XCBL2B9pI7PKSs_H2gjcDbYIRvo2JRzm0YoL5vkpYnn95y2Mb7ufQwX3JpGsXaB8Q7B5bon5NxDSxXsGo1ZE8QLqeJBwrIAH_lK6Wv_BWaCIL2pY55mfDw7TXV3YXBfJkOqElPq0SGQwYVkovKKCOdg/w320-h254/Turkce.jpg" width="320" /></a></div><a href="https://aslangames.itch.io/a-harvest-story" target="_blank">A Harvest Story</a>'yi (Bir Hasat Hikayesi) Ludum Dare sırasında yaptım. Bu bir oyundan ziyade etkileşimli tecrübe. Bir sonbahar günü parkta gizemli bir yabancıyla tanışmanızı ve onunla sohbetinizi konu alan, Commodore 64 görselliğinde bir yapım. Neil Gaiman'dan ilham aldığım önemli bir kısım var, spoil etmeyeceğim.<br /><p>O dönemde güç ve adalet kavramına dair düşündüklerimi kaleme aldım. Türkçe ve Ukraynaca desteği de var.</p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgEDmn3qEaKdh_sygSNsTkeex7MeBiHKp6zgIggeqaaUiH79tZbBmBMYiMqLdgN-FrvHXd7OywjVs-6bOsSD3UK5WPki1lczLbgMqChnhwjsqZxm7xF8vmnxrHMxXAm1o00egi7RwixdgljmiOE9WBtI-2meHEm50l2wFclEfg8Y0mbww6WkCPovrweg/s1054/rockpaperscissors.PNG" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1054" data-original-width="1051" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgEDmn3qEaKdh_sygSNsTkeex7MeBiHKp6zgIggeqaaUiH79tZbBmBMYiMqLdgN-FrvHXd7OywjVs-6bOsSD3UK5WPki1lczLbgMqChnhwjsqZxm7xF8vmnxrHMxXAm1o00egi7RwixdgljmiOE9WBtI-2meHEm50l2wFclEfg8Y0mbww6WkCPovrweg/s320/rockpaperscissors.PNG" width="319" /></a></div><p><a href="https://aslangames.itch.io/rock-paper-scissors-royale" target="_blank">Rock, Paper, Scissors Royale</a>'i yaşadığım <i>geliştirici tıkanıklığı</i> durumundan bir nebze sıyrılabilmek için yaptım. Bir süre önce taş, kağıt, makas nesnelerin birbiriyle savaştığı bir simülasyon görmüştüm. Nesneler temas ettiğinde üstün gelen nesne, ötekini kendisine çeviriyordu. Güzel bir fikirdi, bunu taklit ettim. Bir de bizim bir tarafı seçip ona ait rastgele bir nesneyi kontrol edebilmemiz gibi bir yenilik ekledim. Eğer isterseniz herhangi bir kontrolünüzün olmadığı simülasyon da açabiliyorsunuz.</p><p></p><p>İki veya üç arkadaşınızla bir araya geldiğinizde taraf tutup iddiaya girmeniz için ideal bir oyun. Her tarafta nesne eşit sayıda yaratılıyor, başlangıç konumları ve hareketleri tamamen rastgele.<br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4xB4Ax2X0qxtq6la6gos1BLDSLWdZ0POVKkys9SwDl2RrHkaIiX2cAXxM25HzsotN9VLbYux1_MJWLjE5o7G34syr2FhJS3tv0VJ3i8s5DvQhpallBDiiuW6IQHiCVD0LqkiNv6CD_uyv9zYLjXN_1hTJa6Q8yThgr9ATAIm7uxGGP8UxvTHN2vVICw/s707/L0VER%20Cover%20copy.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="561" data-original-width="707" height="254" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4xB4Ax2X0qxtq6la6gos1BLDSLWdZ0POVKkys9SwDl2RrHkaIiX2cAXxM25HzsotN9VLbYux1_MJWLjE5o7G34syr2FhJS3tv0VJ3i8s5DvQhpallBDiiuW6IQHiCVD0LqkiNv6CD_uyv9zYLjXN_1hTJa6Q8yThgr9ATAIm7uxGGP8UxvTHN2vVICw/s320/L0VER%20Cover%20copy.jpg" width="320" /></a></div><p><a href="https://aslangames.itch.io/l0ver">L0VER</a> bir bilimkurgu aşk hikayesi. Sadece metin tabanlı, görselsiz bir etkileşimli hikaye. Winter42 nick'li sevgilinizle olan "uzak mesafe" ilişkisini konu ediyor. Saplantı, özgür irade gibi konulara değindim. 4 farklı sonu var.<br /></p><p>Bu hikayeyi mobil cihazda da oynayabilirsiniz, zira klavye veya mouse'a ihtiyaç duymuyor. Şu an sadece İngilizce, ileride belki Türkçeye de çevirebilirim. <br /></p><p>Bu hikayeyi yazarken ChatGPT'den biraz yardım aldım. Bonus içerik olarak oyunun senaryo metni ve benim ChatGPT'yle olan konuşmam var. Hepsi ciddi spoiler veriyor, bunları inceleyecekseniz oyunu oynadıktan sonra inceleyiniz.</p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2fId03CfjyZ_CugW-O3eMzcQrOrBIemgXmVYRjmjtRCK4GW6FgmGMIMGQ1FcwcMBxTE8ocygFzWa8iPtRr9u6utApC4Qyth8nQGvsgVkrZVOr9olSEyANXPPA0H6A4m-wBtf_kGzSJg2PbK4Oe9_e4IPUEDXVw7SMpPcno-pvUtE8j6BxTjTNpSAggQ/s1080/SelfPortraitNisan2023.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1080" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2fId03CfjyZ_CugW-O3eMzcQrOrBIemgXmVYRjmjtRCK4GW6FgmGMIMGQ1FcwcMBxTE8ocygFzWa8iPtRr9u6utApC4Qyth8nQGvsgVkrZVOr9olSEyANXPPA0H6A4m-wBtf_kGzSJg2PbK4Oe9_e4IPUEDXVw7SMpPcno-pvUtE8j6BxTjTNpSAggQ/s320/SelfPortraitNisan2023.png" width="320" /></a></div><p>Geçen gün bir etkinlik kapsamında şu pixel art'ı çizdim. <span class="x193iq5w xeuugli x13faqbe x1vvkbs x1xmvt09 x1lliihq x1s928wv xhkezso x1gmr53x x1cpjm7i x1fgarty x1943h6x xudqn12 x3x7a5m x6prxxf xvq8zen xo1l8bm xzsf02u" dir="auto">Gerçekte nasıl olduğumdan ziyade, kendimi nasıl hayal ettiğimle ilgili bir öz portre.</span></p><p><span class="x193iq5w xeuugli x13faqbe x1vvkbs x1xmvt09 x1lliihq x1s928wv xhkezso x1gmr53x x1cpjm7i x1fgarty x1943h6x xudqn12 x3x7a5m x6prxxf xvq8zen xo1l8bm xzsf02u" dir="auto"> </span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVKVzLYxFBXNp-obbrmwlgKT4NbITzqBCrpRj5An6hP6JcM_WxNMpAV3FoUbGuMDR0gX4qg2IvU9bn4TFfggBpvzsuljb12LRw96GHrXSYxM_-J6c0epjEL2neW4-ptUBHJUOhZDpTITe1h7_elJbEJ5FC1NLIdW3bI-dPaz7xdr4BXQ7NdFOlmZB6dg/s2048/341421836_749168610213650_12696110782919536_n.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1536" data-original-width="2048" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVKVzLYxFBXNp-obbrmwlgKT4NbITzqBCrpRj5An6hP6JcM_WxNMpAV3FoUbGuMDR0gX4qg2IvU9bn4TFfggBpvzsuljb12LRw96GHrXSYxM_-J6c0epjEL2neW4-ptUBHJUOhZDpTITe1h7_elJbEJ5FC1NLIdW3bI-dPaz7xdr4BXQ7NdFOlmZB6dg/s320/341421836_749168610213650_12696110782919536_n.jpg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZjECdNoYmrYw6UEQs2dLZ9V8MZIlndP8ATA639H4XKRE1PbybwOl46a2EhrU9qDg7ltDl10D3VIcMqTrglv2iQIcroJCLGuB1hvpyWCtF2_4C13gcK6kzX7dRicQDGbuiwmcRKfIdQ2OgsdKKpLM5I4UuyGAOWZ7sxkmLnzM35oMwVkbzcs1yhsm38Q/s2048/341617101_888111925595420_1704271589846465020_n.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1536" data-original-width="2048" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZjECdNoYmrYw6UEQs2dLZ9V8MZIlndP8ATA639H4XKRE1PbybwOl46a2EhrU9qDg7ltDl10D3VIcMqTrglv2iQIcroJCLGuB1hvpyWCtF2_4C13gcK6kzX7dRicQDGbuiwmcRKfIdQ2OgsdKKpLM5I4UuyGAOWZ7sxkmLnzM35oMwVkbzcs1yhsm38Q/s320/341617101_888111925595420_1704271589846465020_n.jpg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZxB4Tr-irJspmckQPr_q6S5yy9mhVhjX3UnEzdgmGfJmckj-c998Jntwgu8fKgCFPdBD8eLNRcJo-f-aYl3-UfVcw8eIUenXzHoLl6a7ypexJRjLCPJcJEpcrvXmzLdNZwopCtKyZpf-lQ8t_dLCZfupeggfY3SHmKV4a_qaJplLN7HjA5l2zdCygbA/s2048/341789158_785567789850859_2063519561238483989_n.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1536" data-original-width="2048" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZxB4Tr-irJspmckQPr_q6S5yy9mhVhjX3UnEzdgmGfJmckj-c998Jntwgu8fKgCFPdBD8eLNRcJo-f-aYl3-UfVcw8eIUenXzHoLl6a7ypexJRjLCPJcJEpcrvXmzLdNZwopCtKyZpf-lQ8t_dLCZfupeggfY3SHmKV4a_qaJplLN7HjA5l2zdCygbA/s320/341789158_785567789850859_2063519561238483989_n.jpg" width="320" /></a></div><br /><p>Dün Wishbone Ash konserindeydim.<br /><br /><span class="x193iq5w xeuugli x13faqbe x1vvkbs x1xmvt09 x1lliihq x1s928wv xhkezso x1gmr53x x1cpjm7i x1fgarty x1943h6x xudqn12 x3x7a5m x6prxxf xvq8zen xo1l8bm xzsf02u x1yc453h" dir="auto">Harika
bir sahne enerjileri var, özellikle Argus gibi bir albümü 51 yıl önce
çıkarmış müzisyenler olarak. Umarım benim de işime karşı duyduğum tutku
daimi kalır.</span></p><p>Aslında bir ara geçen aylarda gittiğim başka performanslardan da bahsedeceğim. Siyahlı Kadın'a ve Jekyll & Hyde müzikaline gitmiştim.<br /></p><p>Konuşkan bir insan değilim ama kendimi yazarak ifade etmeyi seviyorum. Veya oyun yaparak. Oyunlar da bir ifade aracı olarak kullanılabiliyor. Belki böyle sanatsal-sepetsel oyunlar yapmayı tam olarak bu yüzden bu kadar çok seviyorum?<br /></p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-22584975502282614082023-02-22T18:02:00.010+03:002023-02-22T18:02:58.545+03:00Kuğulu Park, 22.02.2023<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNE_CsAOXsd1ozuzvFLvi-4Bzt28UQhkDJrmaJS6gWqE6qHTy27aGxWybVQvDNcAwx-zTyNcLvhLXNtXsIdsxWhHvEhLn0ShIHlzff42bmyM5FKzuBfCoBZNOHfxkfuEtL2GnShq9fsX7obGqKuMoJVgut8GmgzoB6W7waIC8Y3_GgGHxCFBw6o6QYw/s4288/DSC_0061.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNE_CsAOXsd1ozuzvFLvi-4Bzt28UQhkDJrmaJS6gWqE6qHTy27aGxWybVQvDNcAwx-zTyNcLvhLXNtXsIdsxWhHvEhLn0ShIHlzff42bmyM5FKzuBfCoBZNOHfxkfuEtL2GnShq9fsX7obGqKuMoJVgut8GmgzoB6W7waIC8Y3_GgGHxCFBw6o6QYw/w640-h426/DSC_0061.jpg" width="640" /></a><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNE_CsAOXsd1ozuzvFLvi-4Bzt28UQhkDJrmaJS6gWqE6qHTy27aGxWybVQvDNcAwx-zTyNcLvhLXNtXsIdsxWhHvEhLn0ShIHlzff42bmyM5FKzuBfCoBZNOHfxkfuEtL2GnShq9fsX7obGqKuMoJVgut8GmgzoB6W7waIC8Y3_GgGHxCFBw6o6QYw/s4288/DSC_0061.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgYEnEjiNJB74l3Plc97cE4SeylsVF8RkAwPcT8INNB7SYSZyoYQhN9I5Dj3urN-EUGi3zhvGRNumdlqFla770ZwPxp4Z-v9lIzu-ugjSZkNlomQCUGrPXkqemf8d3UB0j6iiin9eQeRnUIYuV_-kanAWbjKqKzkUFJYfyY9cAb5LhdrUPRshSRfosUA/s4288/DSC_0055.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2286" data-original-width="4288" height="342" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgYEnEjiNJB74l3Plc97cE4SeylsVF8RkAwPcT8INNB7SYSZyoYQhN9I5Dj3urN-EUGi3zhvGRNumdlqFla770ZwPxp4Z-v9lIzu-ugjSZkNlomQCUGrPXkqemf8d3UB0j6iiin9eQeRnUIYuV_-kanAWbjKqKzkUFJYfyY9cAb5LhdrUPRshSRfosUA/w640-h342/DSC_0055.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSnFVSjphkmDPEOPQWOV7cG4xPZMT0jagLCqteRDzp36pjMpOcGvEOqOQ0C0hX8oATbZezKcULKmJdC6i17_saF_qvMMpB7UE4z2yvxQkt5qOHfcKM0yMgrmT_LYqtW-GV5cmwuzofCJ0HgXeJ4-UX6gzYulKuPbOJniKudtjlISwgS4E3jzfMX4_YPQ/s4035/DSC_0075.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2155" data-original-width="4035" height="342" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSnFVSjphkmDPEOPQWOV7cG4xPZMT0jagLCqteRDzp36pjMpOcGvEOqOQ0C0hX8oATbZezKcULKmJdC6i17_saF_qvMMpB7UE4z2yvxQkt5qOHfcKM0yMgrmT_LYqtW-GV5cmwuzofCJ0HgXeJ4-UX6gzYulKuPbOJniKudtjlISwgS4E3jzfMX4_YPQ/w640-h342/DSC_0075.jpg" width="640" /></a></div></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj10OMA6q1i0zvGdR_WhdIyIl6apYohRYUHooYSBhUvBj-lF-FlPnN_HttzbcFyBGD0O9wDvtzW4zZVMm_UtRhmUqAcwRG7wB8UxSJietqydEjbwmNLyte2S33inqSGyqewjireUGsGzQQmtZcthOeuWFak5m0zSRIMuyFhyX07o3rLlrwu7joDoPQqEA/s2188/DSC_0085.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2188" data-original-width="2188" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj10OMA6q1i0zvGdR_WhdIyIl6apYohRYUHooYSBhUvBj-lF-FlPnN_HttzbcFyBGD0O9wDvtzW4zZVMm_UtRhmUqAcwRG7wB8UxSJietqydEjbwmNLyte2S33inqSGyqewjireUGsGzQQmtZcthOeuWFak5m0zSRIMuyFhyX07o3rLlrwu7joDoPQqEA/w640-h640/DSC_0085.jpg" width="640" /></a></div><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSRW6OThXWbW_o3jxM2Ro-cUz9O1SpUPk2trXfl_AVY2yk6bn2pUT63bEgVCtCShENpvcfKd3c8cDyhPxXi_Maz4unkKkKzi_7zVv9J5zuhpVF-O_LQkQo_2Ldr4Sof8OR58tV7zqTqv0s3WTbf6WlPSyqU3ScqA3Su9H-6ryVlqUbzZDsBYHDXVn6BQ/s4288/DSC_0054.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1720" data-original-width="4288" height="256" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSRW6OThXWbW_o3jxM2Ro-cUz9O1SpUPk2trXfl_AVY2yk6bn2pUT63bEgVCtCShENpvcfKd3c8cDyhPxXi_Maz4unkKkKzi_7zVv9J5zuhpVF-O_LQkQo_2Ldr4Sof8OR58tV7zqTqv0s3WTbf6WlPSyqU3ScqA3Su9H-6ryVlqUbzZDsBYHDXVn6BQ/w640-h256/DSC_0054.jpg" width="640" /></a></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-zfc2GQ5i4of4-kIND0DPUAv1bKnBV3JUtQoUXs3lkWffoHQ3K3MVy8g1Pc2jBKcD3b8OWEadFIpaH-T2YxugdzOkezW2g1Q6qSYsO639i3yERo9iKfJwG0wmaCyrfaBlB384UShlyy1Kd8gSpB9yk4f7hCUtL92iK9fN_WBc6ZysnNhSYuMZwTEWHw/s4288/DSC_0066.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2268" data-original-width="4288" height="338" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-zfc2GQ5i4of4-kIND0DPUAv1bKnBV3JUtQoUXs3lkWffoHQ3K3MVy8g1Pc2jBKcD3b8OWEadFIpaH-T2YxugdzOkezW2g1Q6qSYsO639i3yERo9iKfJwG0wmaCyrfaBlB384UShlyy1Kd8gSpB9yk4f7hCUtL92iK9fN_WBc6ZysnNhSYuMZwTEWHw/w640-h338/DSC_0066.jpg" width="640" /></a></div><br />Nikon D5000 ile çekildiler.<br /><br /><br /><p></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-82433443928476110192023-01-22T20:35:00.001+03:002023-01-22T20:35:06.263+03:00My Way<p>Bu yazı bir günlük gönderisi olacak. Kafamda birkaç düşünce var, bunları buraya aktarmak istedim.</p><p>Bugün bir pazar günü. Atakule'ye ve Botanik Parkı'na gitmek beni rahatlatan bir etkinlik, bugün de bunu yaptım. Atakule ve Botanik Parkı'nı neden sevdiğimi belki başka bir yazıda anlatırım.</p><p>Atakule'nin içinde yürürken kulağıma yaylı enstrümanlarla çalınan, tanıdık bir melodi geldi. Ses kaynağına doğru yürüdükçe iki tane müzisyenin My Way'i çaldığını anladım. Çok güzel çalıyorlardı. Videolarını veya fotoğraflarını çekmedim, keşke yapsaydım. Geçmişte yaptıklarımı ve gelecekte yapacaklarımı sık sık düşündüğüm bir dönemde My Way'e denk gelmiş oldum.</p><p>"Regrets, I've had a few<br />
But then again, too few to mention"</p><p>Kendi pişmanlıklarım hakkında "bahsetmek için çok az sayıdalar" diyemiyorum. Geçmişte korkakça veya onursuzca veya aptalca şekillerde yaptığım (veya yapmaktan kaçındığım) şeyler sık sık aklıma geliyor. Ama bugün şu an geldiğim noktada onları hatırlamak bana acı vermiyor. Çünkü onları kendi şeklimde yaptım/yapmadım. Ne eksik, ne de fazla. Esas olan, hatalardan ders çıkarabilmek ve olmak istediğim insana yakışan şeyleri yapmaya gayret etmek.<br /></p><p><br /></p><p><br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-55384595633477789152023-01-22T02:05:00.005+03:002023-01-22T02:05:51.330+03:00Melek figürü fotoğrafları (Ocak 2023)<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhI5ZmKX_8N8L-vbe18cu_-GXkUvFHwrF7y9kv--jrlz0oDnqS8dzmZEtLgOFT4lqzkQ8hGm7J5-kDov31fG7jKz_wsUE06hpb_-WGI8yE7_1xZ5OZF-0PBCIUZyhIcZ0iJ7j1B-9OhZo_7do8k9Pkmn7r1FdillfjLelTH_E0PZ6kL0Etv_EhkvpThJw/s4288/DSC_0186.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhI5ZmKX_8N8L-vbe18cu_-GXkUvFHwrF7y9kv--jrlz0oDnqS8dzmZEtLgOFT4lqzkQ8hGm7J5-kDov31fG7jKz_wsUE06hpb_-WGI8yE7_1xZ5OZF-0PBCIUZyhIcZ0iJ7j1B-9OhZo_7do8k9Pkmn7r1FdillfjLelTH_E0PZ6kL0Etv_EhkvpThJw/w640-h426/DSC_0186.jpg" width="640" /></a></div> <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPgVx_FPMx06IjQ3lcDOASfA7KFYwhO0i3X8E0FIToUw5UGqhlTZBpOOgKqZdGjTf3ln9UjH3lmhu_Raa320rqoGQ-jU14LXa-yomPGlG6psRpE3oD-bEWF2jqDcOFvEAfh-MiUpXLo1JKmUlnsUWMY-C4R-cjnm7jLnJwxqLY-qNC2vrUwo0i9XvQPA/s4288/DSC_0195.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPgVx_FPMx06IjQ3lcDOASfA7KFYwhO0i3X8E0FIToUw5UGqhlTZBpOOgKqZdGjTf3ln9UjH3lmhu_Raa320rqoGQ-jU14LXa-yomPGlG6psRpE3oD-bEWF2jqDcOFvEAfh-MiUpXLo1JKmUlnsUWMY-C4R-cjnm7jLnJwxqLY-qNC2vrUwo0i9XvQPA/w640-h426/DSC_0195.jpg" width="640" /></a><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPgVx_FPMx06IjQ3lcDOASfA7KFYwhO0i3X8E0FIToUw5UGqhlTZBpOOgKqZdGjTf3ln9UjH3lmhu_Raa320rqoGQ-jU14LXa-yomPGlG6psRpE3oD-bEWF2jqDcOFvEAfh-MiUpXLo1JKmUlnsUWMY-C4R-cjnm7jLnJwxqLY-qNC2vrUwo0i9XvQPA/s4288/DSC_0195.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQ2Hjbr6ecZ8upu8ySmn0jDjtgtWgiqYVHOK5HaZStWvVVy4Qb7XyoBqgXbgr3DCKNozfa71WA83vdOqJO23CxJriMq3-buf8SvIaNY0hWQ6Ddi7yT4_gepBkJ06E42VXnaopmCHcHeWQkIBTvZOpZIycdTOp2agaR_PCWHk4iVNSiFFNyzcqFPsR2kA/s4288/melek%201.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4288" data-original-width="2848" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQ2Hjbr6ecZ8upu8ySmn0jDjtgtWgiqYVHOK5HaZStWvVVy4Qb7XyoBqgXbgr3DCKNozfa71WA83vdOqJO23CxJriMq3-buf8SvIaNY0hWQ6Ddi7yT4_gepBkJ06E42VXnaopmCHcHeWQkIBTvZOpZIycdTOp2agaR_PCWHk4iVNSiFFNyzcqFPsR2kA/w426-h640/melek%201.jpg" width="426" /></a></div></div><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLP3NHSo0tlqkpw99KUzDyM5bG80LwtErUv3nh3c0kMJghn4vXNBXjLhCgb5biyLkJJbITb_1QvFw3064MOiTDNcsiBz_Npm4uE46x8keSe7eQDekZzxGyJCEJMf8U03If41fv9vSFQOBC-qVbeSlur5nOmScQsnC3xuQRYSlIZ_C0cO15PrkUPmeS3A/s3840/melek%202.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2160" data-original-width="3840" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLP3NHSo0tlqkpw99KUzDyM5bG80LwtErUv3nh3c0kMJghn4vXNBXjLhCgb5biyLkJJbITb_1QvFw3064MOiTDNcsiBz_Npm4uE46x8keSe7eQDekZzxGyJCEJMf8U03If41fv9vSFQOBC-qVbeSlur5nOmScQsnC3xuQRYSlIZ_C0cO15PrkUPmeS3A/w640-h360/melek%202.jpg" width="640" /></a></div><br /><br /><p></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-13905584871788820312023-01-02T22:16:00.004+03:002023-01-02T22:16:39.142+03:00Özgüven: Gerekli Bir Yetenek <div class="reader-article-content reader-article-content--content-blocks reader-article-content--longform-theme" dir="ltr"><p class="reader-text-block__paragraph">
Bu yazımda özgüven ve kendini pazarlama yeteneğinin iş hayatında (ve
hayatın geri kalanında) neden önemli olduğundan, kendi hayatımdan
örneklerle bahsedeceğim. İşinizde teknik olarak ne kadar iyi olursanız
olun, kendinizi değerli hissedemiyor ve işinizi insanlara sunamıyorsanız
işinizde hak ettiğiniz noktaya gelmeniz çok zor.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Bugün LinkedIn'de bir yazı okudum. Oyun sektöründe hiç tecrübesi
olmayan veya çok az tecrübesi olan insanların bir şekilde platform bulup
konuşmalar yaptığından, tavsiye gönderileri yayınladığından, bazen
insanları yanlış yönlendirdiğinden şikayet ediyordu. Bu katıldığım bir
şikayet. Dünya, özgüvene ve kendini pazarlama yeteneğine sahip
insanların görünür olduğu bir gölge oyunu. Bu oyunun (başka bir deyişle,
toplumun) parçası olmak için bu yeteneklere sahip olmak gerekiyor.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Özgüveninizin olmaması, kendinize değer vermemeniz sizi utanacağınız
durumlara düşürebilir. İçine düştüğünüz utanç verici durum da sizin
özgüveninizi daha zedeler. Bu bir girdap; kırılması gereken bir döngü.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Üniversitedeyken ilk stajımı yapacağım zaman büyük bir yere
başvurmamıştım. Şimdiki aklım o dönemde olsa TaleWorlds'e veya başka bir
büyük oyun firmasına başvururdum. Kendimi Taleworlds için yeterli
hissetmiyordum, halbuki o dönemde benim programlamasını yaptığım,
bitmiş, bakanlık destekli bir ticari oyun bile vardı (o oyun bazı
nedenler yüzünden piyasaya çıkamadı, o ayrı bir konu). Belki
mülakatlarını geçemezdim ama en azından bunu denemem gerekiyordu. Onun
yerine, okulun bana bulduğu, maaşlı mühendislerin bütün gün futbol maçı
izlediği, sorduğum teknik sorulara mantıklı yanıt veremedikleri bir
yerde staj yaptım. Bu beni daha da değersiz hissettirdi. (İkinci stajımı
ise sonra maaşlı olarak çalışacağım güzel bir yerde yaptım, ona ayrı
bir not düşeyim).
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Kendimi ve yaptığım ürünü pazarlayamamakla da ilgili yine üniversite
yıllarından bir anım var. İlk bitirme projem "3 bilinmeyenli, bulanık
sayılı denklemlerin çözümü" gibi bir konuya sahipti. Danışman hocamın
matematiksel çözümünü MATLAB'a uyarlama ve görselleştirme projesiydi.
Bitirme projesinin gereksinimlerini tamamen kodlayabildiğimi düşünüyorum
ama projenin sunumunu çok kötü yapmıştım. Heyecanlanmıştım, zaten ben
konuşmakta genel olarak zorluk yaşıyorum. Yaptıklarımdan "yaptım" diye
değil, "yapıldı" diye edilgen bir dille bahsetmiştim, akademiye uygun
olacağını düşünüp.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Sunumu yaptığım hoca sinirle "Peki sen bu bize anlattığın şey nasıl
çalışıyor, hiç mi merak etmedin?" diye sormuştu. Sunumu o kadar kötü
yapmıştım ki, sanki benim kodunu yazdığım bir ödev gibi değil, MATLAB'la
gelen bir özelliği bitirme projesi gibi sunmuşum gibi gözükmüşüm. Bir
ara o sunumda gösterdiklerimi benim yapıp yapmadığım tartışıldı,
danışman hocam da bu konuda beni savunmak zorunda kaldı. Sonra galiba B
almıştım.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Aşırı mütevazı olmanın başka bir kötü yanı da sürekli splaining'e
("bilgiçlik" diye mi çevirsem?) maruz kalmanız. "Kardeş eğer İngilizcen
varsa sana Unreal'ın şu dökümanlarını öneririm" diye, Google'a
girildiğinde ilk çıkan, resmi tutorial'ları benimle paylaşan birisini
görmüştüm (o gönderide ben insanlardan tutorial talep etmemiştim bu
arada). Veya bir oyuna pre-rendered sinematik ekleyince oyunun dosya
boyutunun artacağı kadar basit bir detayı bilmediğimi düşündükleri için
beni uyaranlar da çıkıyordu. Bu sinir bozucu. Dışarıya karşı
özgüveninizi göstermediğiniz zaman basit şeyleri düşünecek zekâsı
olmayan veya o işe henüz yeni başlamış birisi gibi gözükebiliyorsunuz.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Peki kendinizi daha özgüvenli hissetmeniz için ne yapabilirsiniz?
"Daha özgüvenli olun" gibi boş bir tavsiye vermeyeceğim. Onun yerine,
sizi değersiz hissettiren insanlardan uzaklaşmanızı tavsiye ederim.
Arkadaşınız/sevgiliniz size kaba davranıyorsa, saygı göstermiyorsa,
küçük görüyorsa zaten ilişkiyi kesmek gerekir. Bir de, konuyla doğrudan
alakası yok, ama genellikle boş muhabbetin döndüğü arkadaş gruplarından
da çıkmanızı tavsiye ederim. "İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin
ortalamasıdır" sözüne kulak vermek gerek; saygı duyacağınız insanlarla
yakınlık kurmanız kendinize olan saygınızı da artıracaktır.
</p>
<p class="reader-text-block__paragraph">
Sözün özü, özgüven sahibi olmak, kendinize verebileceğiniz en iyi
hediyelerden birisidir. Özgüven sayesinde hak ettiğiniz yere
varabilirsiniz hayatta.
</p>
</div>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-34403416234139508922023-01-01T17:39:00.005+03:002023-01-01T17:41:47.963+03:00Yılbaşı Ağacı ve Botanik Parkı Fotoğrafları (2023)<p>Bu gönderide dün ve bugün çektiğim fotoğrafları paylaşacağım. Dün evde yılbaşı ağacı kurmuştuk, bugün de Ankara'da sevdiğim yerlerden birisi olan Botanik Parkı'na gittim.</p><p>Nikon D5000'le çektim. Bu makineyi ~13 yıl önce almıştım, hâlen severek kullanıyorum. Makineyle fotoğraf çekmeyi telefonla resim çekmekten daha çok seviyorum.<br /></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYMWtEUQet2TgvYSxEuqgAk246kig--LPFZHZgu182WanY_OjNY6kMP7qJfw1gE7x5OlbNtlB9fW7nBvNtOZXMzgYMGFRNJtn9SGzqjj3dSGrdGEL00CSuGlxzK_AdlIe-8rWa_zKMQmWgok4C6CdJxdp_o3-suh-Cna_BG3AAwI-hI6ncDlOkkey3ng/s4288/yilbasi_agaci_2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4288" data-original-width="2848" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYMWtEUQet2TgvYSxEuqgAk246kig--LPFZHZgu182WanY_OjNY6kMP7qJfw1gE7x5OlbNtlB9fW7nBvNtOZXMzgYMGFRNJtn9SGzqjj3dSGrdGEL00CSuGlxzK_AdlIe-8rWa_zKMQmWgok4C6CdJxdp_o3-suh-Cna_BG3AAwI-hI6ncDlOkkey3ng/w426-h640/yilbasi_agaci_2.jpg" width="426" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeQ7Ha9Ba9KtbYpkuEciCkuh3zXcz2c-9izlRVpZyY0L_f4voi7O7lB8EztZEHHsh0LcWrFsb4O5AP2aPpdQT9DIGRw1MNKT9L6s6GAlRnQoS9D8Kmh1TEKcmoe2jaP0fs0UQSVkSeq4WJxQ3KKx-HK7Ri_K0KgZTk27m8KmNh3Ltxx1rzKXOximGajA/s4288/yilbasi_agaci.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4288" data-original-width="2848" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeQ7Ha9Ba9KtbYpkuEciCkuh3zXcz2c-9izlRVpZyY0L_f4voi7O7lB8EztZEHHsh0LcWrFsb4O5AP2aPpdQT9DIGRw1MNKT9L6s6GAlRnQoS9D8Kmh1TEKcmoe2jaP0fs0UQSVkSeq4WJxQ3KKx-HK7Ri_K0KgZTk27m8KmNh3Ltxx1rzKXOximGajA/w426-h640/yilbasi_agaci.jpg" width="426" /></a></div><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPj9wQ61eTkvz0zenPVoe0fDvg2GukkYfiVQspah5x6sKCV7NrE-IcYWpgnR1f_diSBZxky5TTUEXVNMlWxGU0j273U1SkuA-tjcADuJlgFDqnd53sSf0QKwTjMWeHcuvifq4k7Ac3G236QVkolelhxff3ae3HxTbsAV15Pqs-i7CGMwVmKee0inUuUQ/s4288/DSC_0025.JPG" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4288" data-original-width="2848" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPj9wQ61eTkvz0zenPVoe0fDvg2GukkYfiVQspah5x6sKCV7NrE-IcYWpgnR1f_diSBZxky5TTUEXVNMlWxGU0j273U1SkuA-tjcADuJlgFDqnd53sSf0QKwTjMWeHcuvifq4k7Ac3G236QVkolelhxff3ae3HxTbsAV15Pqs-i7CGMwVmKee0inUuUQ/w426-h640/DSC_0025.JPG" width="426" /> </a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">Bu sonuncu ağaç fotoğrafını da kızılaltı filtreyle çektim. İstediğim büyülü, hayaletsi havayı veremedim ama yine de paylaşmak istedim. <br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv7mEdlTkM5j5u6Gq3juDgqCWgHDaB-Ab3ZNNbYLHoEiYjwP13_uep7tANNC3_BIefrRn2My_STvABFTbazQPDKvnnNZAoVH0qezVPQpd2v5PIr_J3Oi3MmMcPyTCEETON1AzpnLs3ujc4R0vlNKdVzMmLAVl2XLn25ravFNz4O8DTOUqXHrmNXxr6YA/s4288/7.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv7mEdlTkM5j5u6Gq3juDgqCWgHDaB-Ab3ZNNbYLHoEiYjwP13_uep7tANNC3_BIefrRn2My_STvABFTbazQPDKvnnNZAoVH0qezVPQpd2v5PIr_J3Oi3MmMcPyTCEETON1AzpnLs3ujc4R0vlNKdVzMmLAVl2XLn25ravFNz4O8DTOUqXHrmNXxr6YA/w640-h426/7.jpg" width="640" /></a></div></div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZvEmzA5ZOTWQQ2rmTbxVHFYjTQ8sUXPUw7_kDu7wmo1rjoYWawcBmVloLN3sSoFxQyBqZuiDK6f8tv0Cpsb9_h3nsSCKXkwNJ1FCqahrdVH0vzkuNTBx50BLASi8WjteSUQnAEYpO26J-iJio0rYloHdZZLD_slJ9sE25iozyBAs0FBH0HdaFq3Nstg/s4288/1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZvEmzA5ZOTWQQ2rmTbxVHFYjTQ8sUXPUw7_kDu7wmo1rjoYWawcBmVloLN3sSoFxQyBqZuiDK6f8tv0Cpsb9_h3nsSCKXkwNJ1FCqahrdVH0vzkuNTBx50BLASi8WjteSUQnAEYpO26J-iJio0rYloHdZZLD_slJ9sE25iozyBAs0FBH0HdaFq3Nstg/w640-h426/1.jpg" width="640" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1cp_W-wVqYzWsBgU02bN_5rP-lBaEAebfV04f-RyjqvPpX7ABdf5kVFjX6813DT6MjA2UsJle9eCcA0w-Sf91GIjRqErmxkzK5lc-DxPCSfCoEsKzoAmLEE606mHVbtp2ytWY-nHZJpulITBwtN8BqpZtC-L7Xrxtyd92Ap-DySQFTB9LBRUDMRB6lA/s3123/2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1757" data-original-width="3123" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1cp_W-wVqYzWsBgU02bN_5rP-lBaEAebfV04f-RyjqvPpX7ABdf5kVFjX6813DT6MjA2UsJle9eCcA0w-Sf91GIjRqErmxkzK5lc-DxPCSfCoEsKzoAmLEE606mHVbtp2ytWY-nHZJpulITBwtN8BqpZtC-L7Xrxtyd92Ap-DySQFTB9LBRUDMRB6lA/w640-h360/2.jpg" width="640" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4KUef6hxJVLilAkZGhX-uQpaFOG1WSrRALmTceECCbn9pMSAhjVEqPKeQaphsDuZORMPKae6NqDSrB3FLdGPk_NtezEIlRL-pkzfzIwTg0PwCl-y4rACXHMWGTvxAEiHLoWm41nBfdSQdlODjMbHJRfD4-CQuAYxGwXgwtNq9LttEDKIfk3UkKhDmsA/s1807/3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1807" data-original-width="1200" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4KUef6hxJVLilAkZGhX-uQpaFOG1WSrRALmTceECCbn9pMSAhjVEqPKeQaphsDuZORMPKae6NqDSrB3FLdGPk_NtezEIlRL-pkzfzIwTg0PwCl-y4rACXHMWGTvxAEiHLoWm41nBfdSQdlODjMbHJRfD4-CQuAYxGwXgwtNq9LttEDKIfk3UkKhDmsA/w426-h640/3.jpg" width="426" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVTpDJBiRQkbKxQye-fJixNPhXBLaT8MbgQz5NIJSzzXB-OkEibD5PBZn_5Qnw1OimEdkkf86kQmeSnrPyOAZAAVM2qvb3r4Ucyw-XluxW1ly_hXV86lA2liLgNJOUM9osJR4aJxDxm7W-MWiyIw36-tTKwsX8Ixd_fx1iFUrxAsn3Nsqg-9zTrF-oEg/s4288/4.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4288" data-original-width="2848" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVTpDJBiRQkbKxQye-fJixNPhXBLaT8MbgQz5NIJSzzXB-OkEibD5PBZn_5Qnw1OimEdkkf86kQmeSnrPyOAZAAVM2qvb3r4Ucyw-XluxW1ly_hXV86lA2liLgNJOUM9osJR4aJxDxm7W-MWiyIw36-tTKwsX8Ixd_fx1iFUrxAsn3Nsqg-9zTrF-oEg/w426-h640/4.jpg" width="426" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6pVGcP3kROc4Tf4CzMsbohRX2iqGAK22iLgN0UjQZXN4a294FO6ltsu45RRkRkI8AMsjMPZeYOZ7eGZrT-bJ6m9Ix4XUg1iqQujuIR-bJIj54hsfGlnKAe1JHQy03ItvDxYGvpxYjCDxfDRorMwiB-_BPZhl2gclXcpl77YbgbuMw8pPSpahGDURuuA/s4288/5.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6pVGcP3kROc4Tf4CzMsbohRX2iqGAK22iLgN0UjQZXN4a294FO6ltsu45RRkRkI8AMsjMPZeYOZ7eGZrT-bJ6m9Ix4XUg1iqQujuIR-bJIj54hsfGlnKAe1JHQy03ItvDxYGvpxYjCDxfDRorMwiB-_BPZhl2gclXcpl77YbgbuMw8pPSpahGDURuuA/w640-h426/5.jpg" width="640" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxkDrdZx03LSK2i8KD6GvcCcVPeaaXAc5ImG6RMxTQoKv8Sqw-Pwj44-ee2IxHzkFq02q-YoBDABU754l75bYlqJN7PwzC6DkordUOM70ElkzBHeOZQkrnBk5V0m1VAZcWHlkFIMFCujdfRTR_05XJzOq6R57e2tvAXxmo6ojme6ZE1zIvPvGlw7ElQw/s4288/6.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2848" data-original-width="4288" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxkDrdZx03LSK2i8KD6GvcCcVPeaaXAc5ImG6RMxTQoKv8Sqw-Pwj44-ee2IxHzkFq02q-YoBDABU754l75bYlqJN7PwzC6DkordUOM70ElkzBHeOZQkrnBk5V0m1VAZcWHlkFIMFCujdfRTR_05XJzOq6R57e2tvAXxmo6ojme6ZE1zIvPvGlw7ElQw/w640-h426/6.jpg" width="640" /></a></div><br /><br /><p><br /></p><p><br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0Ankara, Turkey39.9333635 32.859741911.623129663821153 -2.2965080999999969 68.243597336178851 68.0159919tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-11641061734154965342022-12-10T12:50:00.002+03:002022-12-10T14:14:43.877+03:00Unity portfolyosu hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler<p><span class="break-words"><span dir="ltr">Bu yazıda özellikle iş
başvurusunda bulunan Unity'cilere açık kaynak kodlu portfolyo veya test
case hazırlamakla ilgili tavsiyelerimi vereceğim.<br /><br />* GitHub'dan
indirilen bir projenin syntax hatası falan olmadan derlenebilmesi gerek.
Size çok bariz bir tavsiye gibi gözükebilir ama projenin çalışabilmesi
için benim syntax hatalarını kendim düzeltmem gerektiği başvurular
olmuştu. Projenizin derlenemeyen bir halini halka açık bir yere
commit'li bırakmamanızı öneririm, zira bu kötü bir izlenim bırakıyor
bence.<br /><br />* .max, .blend gibi, Unity projenizde çalışabilmesi için
özel programlar gerektiren dosya formatlarını kullanmaktan kaçının. .fbx
iyidir.<br /><br />* Library gibi klasörlerin ne GitHub'da, ne de sizin
test case olarak yolladığınız .zip'in içinde olması gerek. Library çok
fazla yer kaplıyor, bu klasörün içeriğinin kodu okuyan kişinin
bilgisayarında yaratılması lazım. Eğer projeniz Library klasörüne
ihtiyaç duyuyorsa bir şeyi yanlış yapmışsınız demektir. Git için
araştırmanız gereken kelime "gitignore".<br /><br />* Eğer projeyi mail'le
yollayacaksanız .rar veya .7z gibi standard dışı formatlardan
kaçınmanızı tavsiye ederim. Zira kodu inceleyecek kişinin bilgisayarında
o dosyayı açacak program bulunmayabilir. .zip iyidir.<br /><br />*
Değişken, fonksiyon vesaire isimlerinin sadece İngilizce olmasını
öneririm. Belki yorumların da İngilizce olması gerekebilir ama bu konuda
net bir fikrim yok.<br /><br />* Portfolyo kavramıyla ilgili genel fikrim
az sayıda kaliteli projenin, çok sayıda eksik/hatalı projeden çok daha
iyi gözüktüğü. Bazen Az > Çok.<br /><br />* Halka açık veya bir firmaya gönderdiğiniz projede Asset Store'da parayla satılan bir asset'in olması bence kötü gözüküyor. (Bu yasal değil zaten)<br /></span></span></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-33952307097113688182022-12-04T00:44:00.001+03:002022-12-04T00:44:26.612+03:00Wednesday dizisi hakkındaki görüşlerim<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3zC9tV_fsnrmQHQqDeDgGSmDakdED-OWAqjNIH7kTXx_q8AU_4DG64mxoBHaKbnjcytaUuNN96DGK1gvnl8_W-geLlWM0EZ-hHxgXr34vYkQ6DKGLiWaC5XHo4Wak4uqqUvUfTzCXRY7Dn2XrpqS64ZdXK2Gb5BNsH7InkOLVIGlW-r7b_Wp8cUY1GA/s1920/MV5BNmQ5ZWRkZGItYWQ2ZC00YWI0LTlhZTAtZDljZDc1NjZiOTllXkEyXkFqcGdeQWRpZWdtb25n._V1_.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1920" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3zC9tV_fsnrmQHQqDeDgGSmDakdED-OWAqjNIH7kTXx_q8AU_4DG64mxoBHaKbnjcytaUuNN96DGK1gvnl8_W-geLlWM0EZ-hHxgXr34vYkQ6DKGLiWaC5XHo4Wak4uqqUvUfTzCXRY7Dn2XrpqS64ZdXK2Gb5BNsH7InkOLVIGlW-r7b_Wp8cUY1GA/w400-h225/MV5BNmQ5ZWRkZGItYWQ2ZC00YWI0LTlhZTAtZDljZDc1NjZiOTllXkEyXkFqcGdeQWRpZWdtb25n._V1_.jpg" width="400" /></a></div>Wednesday Addams benim kendime yakın gördüğüm ve sevdiğim bir karakter. 23 Kasım'da Netflix'te gösterime girmiş olan bu diziyi kesinlikle izlemem gerekiyordu, bugün bitirdim ve düşüncelerimi yazacağım (dizi eleştirmeni falan değilim elbette, kişisel görüşlerim olacak).<p></p><p>Başta başroldeki Jenna Ortega'nınki olmak üzere dizinin oyunculuğu mükemmel olmuş. Özellikle Goo Goo Muck eşliğindeki dans çok iyi bir performans, internet dünyası da benim gibi düşünüyor olmalı ki bu aralar Facebook'ta dolaşırken gördüğüm her 7 gönderiden birisi falan bu dans sahnesi. Wednesday'in oda arkadaşı Enid'i canlandıran Emma Myers'ı ileride The Sandman'de Delirium'u canlandırırken görmeyi çok isterim. 1991 ve 1993 yıllarındaki filmlerde Wednesday'i canlandıran Christina Ricci'yi bu dizide görmek de sevindiriciydi.</p><p>Dizinin senaryosunu sürükleyici ve eğlenceli buldum. Her bölüm bittiğinde kendimi bir sonraki bölümde neler olacağını merak ederken buldum. Wednesday gibi bir karakterin diyaloglarını hakkını vererek yazmak zor bir iş, bunu başarmışlar.<br /></p><p>Diziyi izlemeden önceki beklentim dizinin filmlerdeki gibi çoğunlukla komedi odaklı olmasıydı. Dizide gerilim/korku öğeleri de barınıyor, her ne kadar beni rahatsız etmemiş (hatta hoşuma gitmiş) olsa da bu açıdan diziyi filmleri sevmiş herkese tavsiye edemem.</p><p>Antagonist yaratığın CGI'ını sevemedim. Tim Burton o karakterin özellikle mi o şekilde olmasını istemiş, anlayamadım, ama o yaratık <i>ikna edici </i>gözükmüyordu, CGI'lı başka karakterlerin aksine.</p><p>Wednesday'in bilinen karakterinin dışına çıkması eleştirilmiş, mesela Enid'le arkadaş haline gelmesi ve bir karakterle aralarında romantizmin başlaması. Bunları ben karakter gelişimi olarak görüyorum, bir de bu şeyler zaten Addams Family Values'ta da yok muydu?</p><p>Sonuç olarak, Wednesday dizisini çok beğendim ve ikinci sezoununu merakla bekliyorum.<br /></p><p><br /></p><p><br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-61564148994632608612022-11-30T21:08:00.002+03:002022-11-30T21:08:39.576+03:0030 Kasım 2022 Dondurması<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiz2QzRwKIIZs7IEqi8XCdAxkTKMBu3Q2KPagAfQ32T57-xxZoy0o4A-68Uv6M5_aPYlthSCIX1ULNwnoVwUcEXHIeCIHOS21S829UPOJW1f4mxT1f3lyZcbH_5xfmfFtbd8BvXVPTJDwS_xqJM4ZvSzJwQQzpXFeBfDJyYIB8M9ya_AvjGg-HwF1_IlQ/s4032/Photo%2030.11.2022%2020%2049%2048.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiz2QzRwKIIZs7IEqi8XCdAxkTKMBu3Q2KPagAfQ32T57-xxZoy0o4A-68Uv6M5_aPYlthSCIX1ULNwnoVwUcEXHIeCIHOS21S829UPOJW1f4mxT1f3lyZcbH_5xfmfFtbd8BvXVPTJDwS_xqJM4ZvSzJwQQzpXFeBfDJyYIB8M9ya_AvjGg-HwF1_IlQ/w240-h320/Photo%2030.11.2022%2020%2049%2048.jpg" width="240" /></a></div>Bugünün Kasım'ın son günü olması şerefine bir dondurma yedim ve şimdi bu blog gönderisini yazıyorum.<br /><p></p><p>Bu aralar canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Ekim'in başında yaptığım <a href="https://aslangames.itch.io/ten-seconds-a-demon" target="_blank">Ten Seconds A Demon</a>'dan sonra işim dışında oyun yapımıyla ilgili hiçbir şey yapmadım, yapmak istemedim.</p><p>Gönderi bu kadar.<br /></p><p> <br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-76117815674289590772022-11-16T21:59:00.005+03:002022-11-16T22:01:34.094+03:00Eş dostla indie oyunu yapmak<p>Bugün buraya yazmak istediğim konu, yakın arkadaşlarla ortak olup indie oyun yapma süreçleri. Bugün Twitter'da gördüğüm iki flood (<a href="https://twitter.com/EmreBugday11/status/1592659165511811073">https://twitter.com/EmreBugday11/status/1592659165511811073</a> <a href="https://twitter.com/adrenomicon/status/1592838844189413378">https://twitter.com/adrenomicon/status/1592838844189413378</a>) bana bu yazıyı yazmam konusunda ilham verdi. Bu söylediklerim indie oyun yapımıyla ilgili olsa da diğer girişimcilik çalışmaları için de geçerli olacağını düşünüyorum.<br /><br />Yakın arkadaşlarla, eş/sevgiliyle beraber uzun soluklu bir projede çalışırken yaşayacağınız sorunlardan birisi bazı konularda karar birliğine varmanın zorluğu. Eğer belli konularda son kararı verecek rolde bir ekip üyesi yoksa karar alma aşamasında çıkmaza girmeniz muhtemel. Veya herkesi memnun edebilmek için herkesin istediğini projeye eklemeye çalışmak. Projede çalışan yakın arkadaşlarınız, eşiniz/sevgiliniz arasında bir karar hiyerarşisi bulunması çok sevimli bir durum değil ama bir projenin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Ekipteki herkesin gönlünü hoş tutmak adına, projeye dair tüm isteklerini kabul etmeye çalışmak da ortaya çıkan ürünü olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Ürünü önceden belirlenen vizyondan çok uzaklaştırabilir, tutarsızlıklara sebebiyet verebilir.<br /><br />Burada karar verici kişinin ekipteki diğer üyelerin uzmanlıklarına kesinlikle saygı göstermesi de ayrıca önemli bir nokta. Karar vericinin kendisinin uzman olmadığı bir alanda, uzman arkadaşının tekniğine karışması kötü bir işin ortaya çıkmasına neden olacağı gibi, bir de arkadaşın motivasyonunun kaybolmasına neden olacaktır.<br /><br />Eğer ekipte tek bir son karar verici olmayacaksa, en azından hangi konularda kimin kararları vereceğinin net bir şekilde belirlenmesi gerek. <br /><br />Oyunlar eğlence odaklı ürünler olsa da oyun üretmek her zaman eğlenceli bir süreç olarak ilerlemiyor. Yakın arkadaşlarınızla oyun yaptığınızda aranızda kavgalar çıkabilir, buna hazır olmanız lazım. Bunu şahsen geçmişte tecrübe ettim ama arkadaşımla aramızdaki bağ, aramızın tekrar düzelebileceği kadar güçlüydü.<br /><br />Ama kavga etmekten daha kötü bir şey söyleyeyim: Kavga edememek. Arkadaşınızı kırmamak adına arkadaşınızın yapması gerektiği halde yapmadığı, yapmaması gerektiği halde yaptığı şeyleri ona söyleyemediğiniz zaman bu sorun projenin ortasında kalıyor. Konuşulmamış sorunlar ileride başka şekillerde patlıyor.<br /><br />Biraz konudan sapacağım ama hiç tanımadığınız kişilerle ortak olma konusuna da değineyim. Bir işte birisiyle ortak olmak evlilik gibi bir mesele. Nasıl iki gün önce varlığından haberdar olduğunuz bir insanla bugün evlenmezseniz (umarım böyle bir şey yapmazsınız), aynı şekilde varlığından iki gün önce haberdar olduğunuz birisiyle iş kurmak da sakıncalı. Daha önce hiçbir iletişimim olmayan birisi bana ortaklık teklif ettiğinde (geçmişte birkaç kez oldu) ben bunu o kişinin iş dünyasını yeterince tanımadığıyla ilgili kırmızı bir bayrak olarak görüyorum. Instagram'da gördüğünüz birisine iki dakika sonra evlilik teklif etmek gibi absürt bir durum.<br /><br />Benim tavsiyem, eğer bir ekip olarak uzun soluklu bir projeye girişecekseniz ilk önce beraber bir game jam'e girmeniz, gerçek bir deadline'ın varlığında jam oyunu yapmaya çalışmanız. Birbirinizle uyumunuzu, kimyanızı bu şekilde önceden az da olsa deneyimleyebilirsiniz.</p><p>Ekip halinde oyun yaparken ihtiyaç duyduğunuz tek yetenek teknik/sanatsal yetenekler değil, aynı zamanda da insan ilişkilerine dair yetenek.<br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-41629454331167847802022-04-14T00:22:00.003+03:002022-04-14T00:26:07.433+03:00Ludum Dare 50'den gözüme çarpan oyunlar (1)<p>Bu yazımda çok ünlü bir oyun yapma etkinliği Ludum Dare'den ve geçen haftalarda düzenlenmiş olan 50'inci etkinliği kapsamında üretilmiş, ilgimi çekmiş oyunlardan bahsedeceğim.</p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieV-1MOHTqyJed-U0I_tjjwOsyazlkhXUR8SdHGFVxTq5lKynLc8DIlLm5d3J1zq0EdKEaDkGBYBbaqzek0Gj04zuzaYHFO8wZ1oz7UNB7JbpfZpDUX3ow8Gx7H7uwtpMb1-ZfwMut9bLT1V_aw2jVNxQQBuMCyyWxKl4ko7vWJRFeKg8eMo3RRU6oig/s3840/41af0.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="630" data-original-width="3840" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieV-1MOHTqyJed-U0I_tjjwOsyazlkhXUR8SdHGFVxTq5lKynLc8DIlLm5d3J1zq0EdKEaDkGBYBbaqzek0Gj04zuzaYHFO8wZ1oz7UNB7JbpfZpDUX3ow8Gx7H7uwtpMb1-ZfwMut9bLT1V_aw2jVNxQQBuMCyyWxKl4ko7vWJRFeKg8eMo3RRU6oig/w617-h102/41af0.png" width="617" /></a></div><br /><p></p><h2 style="text-align: left;"><b>Öncelikle Ludum Dare nedir?</b></h2><p>Ludum Dare yılda 2 kere düzenlenen, katıldığınız kategoriye göre 48 veya 72 saat süren bir oyun yapma etkinliği, maddi bir ödülü olmayan bir yarışma. Compo kategorisinde oyunun her şeyini sizin 48 saat için yapmanız ve oyunun kaynak kodunu açmanız bekleniyor. Jam kategorisinde 72 saatiniz var ve takım olarak çalışmanız serbest. Benim gibi oyun yapmayı seven insanlar tarafından yüksek bir katılım görüyor.</p><p>Bir de bu 50'nci etkinlikle beraber Extra kategorisi de çıktı, oyununuzu yapmanız için çok daha uzun bir süreniz var, oyununuz bu kategoride bir yarışmaya girmiyor.</p><p>Her etkinlik öncesinde katılımcılar tarafından temalar oylanıyor. En çok oy veren tema etkinliğin başında duyuruluyor. <br /></p><p>LD50'ye <a href="https://ldjam.com/events/ludum-dare/50/cursed-unicorn" target="_blank">Cursed Unicorn</a> isimli bir oyunla Compo kategorisinde katıldım ama yazının konusu bu değil.</p><h2 style="text-align: left;"><b>İlgimi çeken oyunlar</b></h2><div style="text-align: left;">Ludum Dare'nin özelliklerinden birisi sizin oyununuzun görünür olması için başka oyunlara da oy vermenizin, yorum yapmanızın, haliyle bu oyunları incelemenizin gerekliliği. LD50'de çok sayıda oyunu oynadım, en ilginç gördüklerimi sıralayacağım.</div><div style="text-align: left;"><b><br /></b></div><div style="text-align: left;">LD50'nin teması "Kaçınılmaz olanı ertele" oldu. Haliyle oyunlardan bazıları ölümün kaçınılmazlığıyla alakalıydı. Bazıları yine ölümün kaçınılmaz olduğu, günümüzün popüler PC oyunu Vampire Survivors'tan esinleniyordu (benimkisi dahil). Hatta bizim katılımcılar olarak bu temaya oy vermemizin nedeninin Vampire Survivors benzeri oyunlar yapmak için bahane üretmek olduğunu düşünmüyor değilim :)<br /></div><h3 style="text-align: left;"><b><a href="https://ldjam.com/events/ludum-dare/50/beyond-the-veil" target="_blank">Beyond The Veil </a><br /></b></h3><h2 style="text-align: left;"><b><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEia20VsfyNe7f3Fos6vi6hDM2snuwMPGycQ3d8JdVyEsNZ8wfH6fwP8HHM01YthpYZ9Sj6q1BfVkn7ockNtRocq5ShNNGRC1BcQnpGOTaDeUAHLhxz0MGZwycMDYv1UxecE4brm5k7tmaK54bG1uDNsvWunLjns3rWPjkMWvqJy19nwMu1f_wDwod2Vew/s1280/4cd43.png" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="760" data-original-width="1280" height="190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEia20VsfyNe7f3Fos6vi6hDM2snuwMPGycQ3d8JdVyEsNZ8wfH6fwP8HHM01YthpYZ9Sj6q1BfVkn7ockNtRocq5ShNNGRC1BcQnpGOTaDeUAHLhxz0MGZwycMDYv1UxecE4brm5k7tmaK54bG1uDNsvWunLjns3rWPjkMWvqJy19nwMu1f_wDwod2Vew/s320/4cd43.png" width="320" /></a></div></b></h2><div style="text-align: left;">LD50'deki favori oyunum sanırım Beyond the Veil. Hikayesiyle, müzikleriyle, seslendirmesiyle, görselliğiyle beni çok etkiledi.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Zalim bir krallık için savaşmış bir şövalye olarak bir gece ansızın Ölüm'le karşılaşıyorsunuz. Hayatınızın sonuna gelmişsiniz. Pazarlık ediyorsunuz, daha önceden Ölüm'ü kandırmış başka bir askeri öldürebileceğinizi söylüyorsunuz ve Ölüm bunu kabul ediyor. Oyunun hikayesi sizin geçmişte bu zalim krallığa hizmet ederek işlediğiniz suçların kefareti üzerine kurulu.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Kart tabanlı oyunlar bana çok hitap etmez, Beyond the Veil'ın oyun kısmı başladığında da oyunun geri kalanını sevmeyeceğimi düşünmüştüm. Yanılmışım, çok keyif alarak oynadım.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Oyundaki Ölüm dışındaki karakterlerin isimleri Knight, Queen, Bishop ve Rook. Oradan da beni yakaladı.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><h3></h3></div><div style="text-align: left;"><h3><a href="https://ldjam.com/events/ludum-dare/50/we-need-to-talk" target="_blank">We Need To Talk</a></h3></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcGdBcWrBmcslB1jprO0Z2-8LRlTt-185CAnnzffC2cOQyQqs8szn09bKQWuTVJIetg0on5n73GGuv3Nsghe8p4QL-QsPJQiZjDAZDkxtGN504RapAPaXJ9wuBpJCMXKUcs48Vxv9wUHDmGXsWQVc3ks8tNqJsIdAKXoo1h-sErRsZgPYDpy8Tk3I2GQ/s1567/4c820.png" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="887" data-original-width="1567" height="181" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcGdBcWrBmcslB1jprO0Z2-8LRlTt-185CAnnzffC2cOQyQqs8szn09bKQWuTVJIetg0on5n73GGuv3Nsghe8p4QL-QsPJQiZjDAZDkxtGN504RapAPaXJ9wuBpJCMXKUcs48Vxv9wUHDmGXsWQVc3ks8tNqJsIdAKXoo1h-sErRsZgPYDpy8Tk3I2GQ/s320/4c820.png" width="320" /></a></div><div style="text-align: left;">Görsel tarzı ve konusuyla ilgimi çeken bir oyun oldu We Need To Talk.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Oyunda kız arkadaşımız bizimle önemli bir konu hakkında konuşmak istediğini söylüyor. Amacımız konuyu mümkün olduğunca değiştirmek. Asıl konuyu değiştirmek için ortaya atabileceğimiz konular yön tuşları kombinasyonlarıyla altta çıkıyor, bu kombinasyonları tekrarlayıp kız arkadaşımızın konuşmak istediği konuyu erteliyoruz.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjixgHwhUPIyLKL0MiHfHW_SflpQWZ95-tqN4U0l47QbbYmInJNSmZ_J8rBvW_pxe7kJ_WMNA0QaY3JL297s4UEQaKjJbEgMWu1cgI5p-0tQM8rvo_ceZLtaRWPO_j02LPrTQE6HBg2muE1TGpJidDF0gEFFlEIjtriV07sES4Ne-7DXg2uwEnG6ObCUg/s1280/4b177.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="719" data-original-width="1280" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjixgHwhUPIyLKL0MiHfHW_SflpQWZ95-tqN4U0l47QbbYmInJNSmZ_J8rBvW_pxe7kJ_WMNA0QaY3JL297s4UEQaKjJbEgMWu1cgI5p-0tQM8rvo_ceZLtaRWPO_j02LPrTQE6HBg2muE1TGpJidDF0gEFFlEIjtriV07sES4Ne-7DXg2uwEnG6ObCUg/s320/4b177.png" width="320" /></a></div><p></p><p>Basit bir mekaniğe sahip, keyifli bir oyun. Oyunun kaçınılmaz sonu da eğlenceli.<br /></p><p></p><h2 style="text-align: left;"><a href="https://ldjam.com/events/ludum-dare/50/elephant-in-the-room">Elephant In The Room</a></h2><h2 style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhenlZw1SXas0YXruh4Sjvpi97AwhfCXiZ96pVYjmn1CsEORPtTqP98WfGih77ug4LNcR6bxBbARDfoQmUhxNCHC4ooaVylVdH6WmBqh8mErH6OzTR7Ss3s4zFCWlIELfMQyCt6HKJMr5npp56K1qIGU4VemKCRwr-2jhTfY9obl875MHuPJ0rjRaf1qA/s1570/497e1.png" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1074" data-original-width="1570" height="219" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhenlZw1SXas0YXruh4Sjvpi97AwhfCXiZ96pVYjmn1CsEORPtTqP98WfGih77ug4LNcR6bxBbARDfoQmUhxNCHC4ooaVylVdH6WmBqh8mErH6OzTR7Ss3s4zFCWlIELfMQyCt6HKJMr5npp56K1qIGU4VemKCRwr-2jhTfY9obl875MHuPJ0rjRaf1qA/s320/497e1.png" width="320" /></a></div></h2><div style="text-align: left;">Odanın içinde, tam da masanın üstünde bir fil var ve sizin amacınız masadakilerin fili fark etmesini engellemek. Konuyu değiştirmek için metin kutusuna bir şeyler yazıyorsunuz ve masadakiler bu konu hakkında konuşuyor.</div><p></p><p>Oyunu ilginç kılan öğe, sizin gerçekten de yazdığınız konuyla ilgili bir şeyler söyleniyor olması. Yapımcının bunu nasıl başardığını öğrenince büyüsü benim için biraz bozuldu ama sizin bu oyunu bir denemenizi tavsiye ederim.<br /></p><h2 style="text-align: left;"> </h2><div style="text-align: left;">İlgimi çeken birkaç oyun daha oldu, onlara bir sonraki blog yazımda değinmeyi düşünüyorum. Şimdilik sağlıcakla kalın!<br /></div><h2 style="text-align: left;"> <br /></h2>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-63252949153196453612022-03-20T17:44:00.002+03:002022-03-20T17:44:09.000+03:00Bilinç 2.0<p><i><b>Uzun süredir hikaye yazmıyordum. Bu sefer bir bilimkurgu hikayesi ile karşınızdayım, amatör bir yazar olarak.</b></i><br /></p><p>----- <br /></p><p> Ben hayatım boyunca bir internet bağımlısıydım. Ya da şöyle mi demeliyim, "Bir bedenim varken internet bağımlısıydım, şimdi de"?<br /><br />Sonsuz ömür diye bir şey yoktur. Sosyal medya platformları için de bu geçerli. Gençken müptelası olduğum bu platformlar teker teker kapandı. Sonsuz ömür diye bir şey yok, evet, ama yok olanın devamının gelmesi de daimi. "C0nsc" işte bu sosyal ağların devamı.<br /><br />Sonsuz ömür bizlerin fani bedenleri için de yok. Ama teknoloji bizi inanılmaz noktalara taşıyabiliyor. Şu bulunduğumuz yıl için bu teknoloji size sıradan geliyor ama bilinci ölümlü insan bedeninden ayırıp internete bağlamak imkanı ilk ortaya çıktığı zaman aklımızı yitirmiştik. İnsanların beyinlerinin bedenlerinden çıkarılıp, işlevlerinin devamını sağlayacak küvezlerde saklanması, ve en önemlisi, internete bağlanması fikri çılgıncaydı. Ve C0nsc bunu gerçekleştirdi. Bedenleri iflas etmeye yaklaşan millennial'lar ve Z nesli olarak çoğumuz bu teknolojiye tüm -kısıtlı- maddi birikimimizi yatırdık. Geri kalan da ölümün belirsizliğini beklemeyi tercih etti, şu an onları bu kararından dolayı eleştiremiyorum.<br /><br />Bildiğiniz gibi C0nsc, beyinleri ağa bağlanmış bilinçlerden oluşmuyor sadece. Bilinçleri halen bedenlerine bağlı insanlar da telefonlarından ve tabletlerinden sisteme dahil olabiliyor, tıpkı eski zamanların sosyal ağları gibi. C0nsc'ta çeşitli gruplar var, "yüklenmişler" ve "bedenliler" olarak C0nsc sistemine girişi izin verilen herkes birbirleriyle bu gruplarda fikir alışverişinde bulunabiliyor.<br /><br />Bedenim varken bir sanatçıydım. Tablette çizimler yapardım. Halen bir sanatçıyım. Bilincim sisteme yüklendikten sonra ellere, tabletlere ihtiyacım kalmadı. Bilincimin yarattığı her şey piksellere dökülüyordu. Bunun verdiği özgürlüğü düşünsenize! Biz yüklenmişlerin yarattığı eserlere herkes bayılıyordu. Bilinçlere huzur aşılayan çalışmalarım olurdu.<br /><br />Her şey kulağa ütopik geliyor, değil mi? Ama her ütopyanın kaderi bir distopyaya dönüşmektir.<br /><br />Zamanla bedenliler ile yüklenmişler olarak kutuplaşmaya başladık. Kelimenin gerçek anlamıyla farklı dünyalarda yaşıyorduk. Gruplardaki konuşmaların büyük bir çoğunluğu bu iki kutup arasındaki kavgalara dönmüştü.<br /><br />Gerçek dünyada algıladığım şeyleri C0nsc'ta algılamam mümkündü. Buzlu bir kahvenin tadını, taze çimen kokusunu, vesaire... Ama bunların gerçek olmadığını biliyordum, asla gerçeğin yerini tutamıyorlardı.<br /><br />C0nsc içerisinde akıl sağlığımı yitirmem uzun sürmedi. Belki küvezdeki beynimin içindeki kimya tamamen bozulmuştu, bilmiyorum. Bildiğim, bunun tedavisini alamadığım. Bilincimin ürettiği sanatsal eserlere yansıdı bu. Artık çalışmalarım huzur vermiyordu, kimyası altüst olmuş beynimin huzursuzluğunu ve öfkesini yansıtan vahşet tabloları çıkıyordu bilincimden. Bunu da beğenenler vardı elbette, benim gibi başka huzursuz ruhlar.<br /><br />Bir gün bir tartışma grubunda bir bedenliyle münakaşaya girdim. Konu 2034 yılında dijital platformlarda çıkan bir süperkahraman filmindeki cinsiyetçilikti. Öfke kontrolünü koruyamadım ve karşımdaki bedenliye ağza alınmayacak küfürler ettim. Tartışmada ben haklıydım. Ama ettiğim küfürler benim C0nsc'tan süresiz olarak atılmama neden oldu. Bilincim kapatılmadı ama başka bilinçlerle iletişime geçme imkanım elimden alındı. Zifiri karanlıkta yalnız kalmak mı daha kötü; yoksa okuduklarımla, gördüklerimle hiçbir şekilde etkileşime geçemeden salt bir izleyici olmak mı, bilmiyorum.<br /><br />Şu an sadece yok oluşu bekliyorum. Ve devam etmemeyi.</p>Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-54609233488271313272021-11-30T21:16:00.001+03:002021-11-30T21:16:48.109+03:00Kasım'ın son günü, 2021<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-edTNr6ZOAvM/YaZl38rP5WI/AAAAAAAAASw/ar9JqZnga3UDhG9XJm1hhN634hVNPr1DACLcBGAsYHQ/s2048/Photo%2B30.11.2021%2B19%2B50%2B50.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1906" data-original-width="2048" height="298" src="https://1.bp.blogspot.com/-edTNr6ZOAvM/YaZl38rP5WI/AAAAAAAAASw/ar9JqZnga3UDhG9XJm1hhN634hVNPr1DACLcBGAsYHQ/s320/Photo%2B30.11.2021%2B19%2B50%2B50.jpg" width="320" /></a></div>Yılda bir-iki kere (çoğunlukla 30 Kasım'larda) gönderi yayınladığım, terk edilmiş blog sayfama hoş geldiniz. Artık ne zaman uzun bir yazıyla kendimi ifade etmek istersem Facebook'a, LinkedIn'e falan yazdığım için blog sayfasının pek bir amacı kalmadı. Yine de kendimi yılın her 30 Kasım'ı buraya gönderi yazmak, hatta bir de dondurma yemek zorundaymış gibi hissediyorum.<p></p><p> Bugün bir tane Magnum yedim. Fotoğrafı çok güzel çıkmadı ama olsun.</p><p>Bu yıl Ağustos'ta indie geliştiriciliği bıraktım. Artık senior oyun programcısı olarak Gambol Games'te çalışıyorum. Hayatımdan memnunum. Yine sevdiğim bir işi, oyun yapıyorum ve indie'liğin getirdiği maddi kaygılardan da kurtuldum.</p><p>Aslan Game Studio zamanında bazı şeyleri doğru, bazılarını da yanlış yaptım. Pawn of the Dead bu yanlışlardan biriydi, belki de en büyüğü. Niche bir kitleye (satranç severlere) oyun yapmak her zaman yanlış bir hareket değil ama bu niche kitlenin çok ilgilenmeyeceği bir oyun (satranç varyasyonu) yapmak hata. Görseller için çok yüksek bir bütçe olmadan, gerçekçi gözükmeye çalışan 3D oyun yapıp piyasadaki diğer oyunlarla rekabet etmeye çalışmak da bir hata. Pawn of the Dead yerine ticari bir korku oyununa (Clown House 2?) zamanımı ve bütçemi ayırsaydım başarılı bir stüdyo yönetmiş olabilirdim belki.<br /></p><p>Ama artık mutsuz değilim.<br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-22902613281333093682021-01-15T14:22:00.001+03:002021-01-15T14:22:05.692+03:00Leverage hakkındaki görüşlerim<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="510" src="https://www.youtube.com/embed/daUtbMIsuUs" width="614" youtube-src-id="daUtbMIsuUs"></iframe></div><br /> <p></p><p> </p><p> Bugün sevdiğim bir dizi olan Leverage hakkında konuşmak istiyorum.</p><p> <br />Ablam bir gün Ankara'dayken "Leverage diye bir dizinin ilk bölümünü izledim, zekice yazılmış bir dizi, sen belki seversin" diyerek bu diziyi önerdi. Beraber izledik ve gerçekten de çok sevdim. Sonra dizinin geri kalan bölümlerini de izledik.<br /><br />“Sometimes, bad guys make the best good guys.”<br /><br />Konusu şu: Nathan Ford isimli dahi bir adam ("mastermind" diyeyim), suçlulardan oluşan bir ekibi yöneterek, zor durumda kalmış insanlara yardım ediyor. Genellikle çok güçlü bir insan/şirket bu yardıma ihtiyacı olan insanlara kötülük yapmış oluyor, Leverage ekibi de bu kötülük yapanlardan intikam alıyor. Ekip; yakın dövüş uzmanı ("hitter" diye geçiyor), hacker, hırsız ve dolandırıcıdan oluşuyor.<br /><br />Dizi 5 sezondan oluşuyor ama her bölümün kendi hikayesi var. Denemek için ilk bölümünü/bölümlerini izlemenizi bu yüzden tavsiye edebilirim, her ne kadar ana olaylar ve karakterler dizi boyunca zamanla gelişse de sadece ilk bölümünü izleseniz bile keyif alabileceğiniz bir dizi. İlk bölümde bu ekibin nasıl birbiriyle tanıştığı anlatılıyor, heyecanlı bir bölüm.<br /><br />IMDb'de türü "Suç, gizem, gerilim" olarak geçse de dizinin güçlü bir mizahi bir yanı da var. Bu konuda çok spoiler vermek istemiyorum.<br /><br />Her karakterin güçlü ve zayıf olduğu yanları var. Mesela ekibin hırsızı Parker çok yetenekli bir hırsız ama normal bir insan olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. Dövüş uzmanı Eliot inanılmaz iyi bir dövüşçü ama teknolojiden hiç anlamıyor.<br /><br />Şimdi dizinin yapımcıları Leverage 2.0 üzerinde çalışıyor, umarım o da güzel olur.<br /><br />Benim için neden kıymetli? Çünkü izlerken keyif aldım, karakterlerini çok sevdim. Bir dahinin bir ekibi yönettiği zekice bir diziyi yazmak zor bir iş, senaristleri ayrıca tebrik etmek gerekiyor.<br /><br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-56486862224843964532020-11-30T18:44:00.000+03:002020-11-30T18:44:13.027+03:00Kasım'ın Son Günü, 2020<p> </p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-9IUp5J_ADag/X8UJhyoh3-I/AAAAAAAAAOU/WHSWq5ZevvcV0Yg902gYrEicq65mLd5AwCLcBGAsYHQ/s2048/IMG_2117.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1539" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-9IUp5J_ADag/X8UJhyoh3-I/AAAAAAAAAOU/WHSWq5ZevvcV0Yg902gYrEicq65mLd5AwCLcBGAsYHQ/s320/IMG_2117.jpg" /></a></div>Tam bir yıl aradan sonra yine bir 30 Kasım günü karşınızdayım.<p></p><p>Bu blog yılda sadece bir kere, yılın belli bir günü içimi döktüğüm bir yer haline geldi, farkındayım. Blog yazma alışkanlığımı kaybettim, artık her şeyi Facebook ve LinkedIn'e yazıyorum. <br /></p><p>Bu Kasım'ın son günü dondurma yemeyeceğim, bugün midemi zorlamak istemiyorum. Zaten bu çok gerekli bir gelenek değil bence.<br /></p><p>Bu blog yazısında son blog yazımdan beri neler yaptım, hayatımda neler değişti, madde madde onlara değineceğim.</p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p></p><p><b>Hayatımda neler değişti?</b><br /></p><p>Corona virüsü herkes gibi benim de hayatımı değiştirdi. Hepimizin sahip olduğu endişelere sahibim ama bu yazıda bunlardan bahsetmek istemiyorum. Başka şeylerden bahsedeceğim.<br /></p><p>* Çalıştığım firmadaki işim yarı zamanlıdan çeyrek zamanlıya düştü. Ayda 10 gün falan çalışıyorum, her gün de yarım gün. Geri kalan vakti kendi projelerime ayırıyorum. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-fI_THtlQeh0/X8UM32koPMI/AAAAAAAAAOg/PW7AlwBDLNUwXbcVrZ02owe06yPjkYgfQCLcBGAsYHQ/s1920/2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1920" height="225" src="https://1.bp.blogspot.com/-fI_THtlQeh0/X8UM32koPMI/AAAAAAAAAOg/PW7AlwBDLNUwXbcVrZ02owe06yPjkYgfQCLcBGAsYHQ/w400-h225/2.jpg" width="400" /></a></div><br /><p></p><p>* Pawn of the Dead'de 2020 boyunca bu sayede epey yol katettim. Çoğunlukla oyunun sinematikli hikaye modu üzerinde çalıştık.</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-MmvvKE9ybzk/X8UM_rDyc-I/AAAAAAAAAOk/fTfa-BocqPM8KGb3Pp0RSrzZMyESYNnqgCLcBGAsYHQ/s1920/7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1920" src="https://1.bp.blogspot.com/-MmvvKE9ybzk/X8UM_rDyc-I/AAAAAAAAAOk/fTfa-BocqPM8KGb3Pp0RSrzZMyESYNnqgCLcBGAsYHQ/s320/7.jpg" width="320" /></a></div><p> </p><p>Bir noktada oyunu sinematiksiz bir şekilde piyasaya çıkarmayı düşündüm,
sinematikler oyunun tahmini satış rakamına nazaran çok maliyetli
olacaktı. Ama oyunun hikayesini daha az maliyetli anlatmanın bir yolunu
buldum: Hikayenin önemli bir kısmını yazıyla bölüm başlarında anlatmak. Böyle olunca bile oyun yine beklediğim gelirin çok üstünde maliyete geldi. Ama oyunu early-access'e "Oyunda sinematikler de gelecek" diye bir söz vererek çıkarmış olunca basit bir şekilde "Sinematik yapamadık, lol" demek itibarıma, güvenilirliğime zarar verirdi. Ama daha da önemlisi bu benim tutku projem. Anlatmak istediğim, fantastik kurgu türünde bir hikaye var.<br /></p><p>Şu an sinematiklerde geriye kralların Türkçe seslendirmesi ve birkaç animasyon düzeltmesi kaldı. Ama oyunun yapay zekasını da elden geçirmem ve senaryo modunun bölümlerini bu yeni yapay zekaya göre baştan hazırlamam gerekecek. Oyunun çıkışı muhtemelen 2021'ye sarkacak ama oyunun mümkün olduğunca tam bir ürün olarak piyasaya çıkmasını istiyorum. Çok uzun bir süre bu oyunla uğraştım, aceleye getirip emeğimi boşa çıkarmak istemiyorum.</p><p>Bilgisayar versiyonu çıktıktan sonra iOS'a da çıkartacağım. O zaman daha çok ilgi göreceğini düşünüyorum. <br /></p><p>* Eskiden evde hiç çalışamazdım, psikolojik olarak hep bir ofis alanına ihtiyaç duyardım. Corona boyunca evden çalışmam gerektiği için bir şekilde evde çalışmaya alıştım, artık mümkün olduğunca evden çalışacağım. Bu sırada evdeki eski bilgisayarı da yenilemem gerekti, evde artık güçlü bir bilgisayarım var.<br /></p><p> </p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-yYV5xT0UL4w/X8UP9InY5LI/AAAAAAAAAOw/DzL4Na6OGuUPTBvbO66BGUvvLa0lol33ACLcBGAsYHQ/s2048/IMG_2167.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1539" data-original-width="2048" src="https://1.bp.blogspot.com/-yYV5xT0UL4w/X8UP9InY5LI/AAAAAAAAAOw/DzL4Na6OGuUPTBvbO66BGUvvLa0lol33ACLcBGAsYHQ/s320/IMG_2167.jpg" width="320" /></a></div> <p></p><p>* Bu yıl berbere gitmedim, saçımı uzattım. Eskiden saç uzatmaya çalıştığımda bonusa dönüyordum ama şimdi saçımın yan taraflarını makasla kesip geri kalan tarafları uzatmaya başladım. Bunu ne kadar sürdüreceğim, bilmiyorum.</p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-ztCEU6-5AXI/X8UREiu5NuI/AAAAAAAAAO4/B-UZ2roFTigqolay9dT2Rnb495jEU5dZgCLcBGAsYHQ/s1920/4mGlMD.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1920" src="https://1.bp.blogspot.com/-ztCEU6-5AXI/X8UREiu5NuI/AAAAAAAAAO4/B-UZ2roFTigqolay9dT2Rnb495jEU5dZgCLcBGAsYHQ/s320/4mGlMD.png" width="320" /></a></div><br /> <p></p><p>* Birkaç tane jam oyununun ekibinde yer aldım. <a href="https://aslangames.itch.io/robohood" target="_blank">Robohood</a> mesela, bu oyun sayesinde yakın bir arkadaş edinmiş oldum. <a href="https://aslangames.itch.io/pokko" target="_blank">POKKO</a> sayesinde de yeni arkadaşlar edindim, ayrıca Ludum Dare'de binlerce oyun arasından bir kategoride ilk 100'e giren ve Overall'da ilk 100'e yaklaşan bir oyun üzerinde çalışmış oldum.<br /> </p><p>* Ankara'da eskiden sık sık görüştüğüm arkadaşlarımı ve Kuymak'ı çok özledim. Umarım salgın biter de onları tekrar görürüm. Videolu arama yapıyorum arkadaşlarımla, ama beraber olmanın yerini tutmuyor.</p><p>* Dışarıdan pizza ve hamburger söylemeyi bıraktım. Bu sayede epey kilo verdim, gittikçe daha da kilo veriyorum. <br /></p><p>* Pawn of the Dead bitince korku oyunlarına geri dönmeyi planlıyorum. Unreal Engine'i öğrenmek için birkaç basit, ücretsiz oyun yaptıktan sonra daha büyük projelere başlayacağım.<br /></p>Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-44231930101477367072019-11-30T01:10:00.000+03:002019-12-01T01:30:16.146+03:002019 Kasım'ın son günü dondurması<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-4YhLc2XRxJU/XeLpNjQ7vFI/AAAAAAAAAKE/48m6AR1fvQYWLwFHYITuIlt1TedIp0Y7ACLcBGAsYHQ/s1600/78100947_10157535205740803_8054560458922786816_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="960" height="640" src="https://1.bp.blogspot.com/-4YhLc2XRxJU/XeLpNjQ7vFI/AAAAAAAAAKE/48m6AR1fvQYWLwFHYITuIlt1TedIp0Y7ACLcBGAsYHQ/s640/78100947_10157535205740803_8054560458922786816_o.jpg" width="640" /></a></div>
Blog neredeyse öldü, ama isminin getirdiği gelenecek devam ediyor: Kasım'ın son günü dondurma yemek. Bugün bu geleneği SushiCo'da yerine getirdim. Hayatımda ilk kez kızarmış dondurma yedim. Çok sevmedim, sanırım bir daha uzun bir süre boyunca tekrar yemem.<br />
<br />
Bugün dışarıdayken çok güzel bir gün geçirmiştim. Çok geç uyandığım için işe (Aslan Game Studio işlerine, çünkü haftasonları onları yapıyorum) gitmedim, öğle yemeğini yemek için Armada'ya gittim (saat 19:00 falandı, o kadar geç uyandım çünkü). SushiCo'da sushili ve sebzeli noodle'lı menü yedim. Yemekten sonra da soldaki İrlanda temalı barda bir Safari içtim. Her şey yolunda gitti.<br />
<br />
Sonra eve gittim. Evdeyken evin birincil banyosunun kapı kolu düştü, kapısı kilitlendi! Çok şükür birisi içerideyken ve evde sadece tek kişi varken olmadı. Korkularımdan birisi evde tek başınayken, ailem şehir dışındayken, telefonsuzken bir odada kilitli kalmak. Kapıyı kıracak kadar güçlü olmadığım için birisi beni kurtarana kadar beklemem gerekirdi, bu sırada açlıktan ve susuzluktan ölürdüm. Korkum bu.<br />
<br />
Babam tamircinin ancak pazartesi günü geleceğini düşünüyordu, ben buna rağmen internette, oturduğumuz semtte çilingir bulup aradım. Neyseki cumartesi gecesi çalışıyorlardı. Geldiler, kapıyı tamir ettiler, ama hâlâ tam olmadı. Bir süre kapıyı açık kullanacağız.<br />
<br />
Geçen yılki Kasım'ın son günü de başıma aksilik gelmişti. İşten eve giderken bayılacak gibi olmuştum, metro istasyonunda yere yığıldığım için hastaneye kaldırılmıştım. Çok kötü bir gündü.<br />
<br />
Bakalım 2020'deki Kasım'ın son gününde beni nasıl bir terslik bekliyor?<br />
<br />
Bu arada Aslan Game Studio işleri son aylarda çok yavaşladı. İşe çoğunlukla gidemiyorum, çünkü haftasonları uyanamıyorum. Saat 16:00'da uyanınca işe zaten 18:00'de varıyorum, 21:30 gibi ofisten çıkmam gerekeceği için işe hiç gitmiyorum. Uyku sorunları yaşıyorum, ama asıl sorun motivasyon. Asıl işimden zaten yeteri kadar para kazanırken, bir de doğru dürüst kazandırmayan ek iş için motivasyonum kalmıyor.Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-81183994122325053832019-08-23T23:44:00.003+03:002019-08-23T23:44:43.679+03:00Kadın cinayetini haklı gören mallarEmine Bulut cinayeti tam anlamıyla kan dondurucu. Videoyu izlemedim,
izlemeyeceğim, çünkü okuduklarımla yeteri kadar kanım dondu.<br />
<br />
<br />
Kan
dondurucu başka bir şey daha var, bugün onu düşünmekten eve gelirken
tansiyonum düştü: Emine Bulut cinayetini haklı gören zihniyet. Bir
kadınla evlendiği, sevgili olduğu, belki de kadına karşılıksız bir
şekilde saplantı duyduğu (buna "aşk" demeyeceğim) için erkeğin kadına
sahip olduğunu düşünen zihniyet. Bu zihniyete göre kadın bir mülktür, ka<span class="text_exposed_show">dını
(ve belki de çocuklarını) ne kadar istismar ederse etsin kadının onu
terk etmeye ve yeni bir hayat kurmaya hakkı yoktur. Hödükler!</span><br />
<div class="text_exposed_show">
<br />
"Adam her şeyini kaybetmiş, mahkeme kararıyla uzaklaştırma almış, böyle
bir şey yapması haklı" diyen ünlü bir dallama var. Düşünmüyor ki kadın,
çocuklu dul bir insan olmak çok keyifli ve hayatı kolaylaştıran bir şey
olduğu için dul kalmayı tercih etmedi. Düşünmüyor ki adam acaba neden
uzaklaştırma mahkeme kararı almış, acaba kadına zarar verdiği için
olabilir mi? Aaa ama tabii, evlenmişler ya, adamın kadına zarar vermeye,
kâbus gibi bir evlilik sunmaya hakkı var, çünkü erkeğin eşini mutlu
etmek gibi bir görevi yok.<br />
<br />
<br />
Sosyal medya çok değişik bir varlık.
Toplumda ne kadar çürüklük var, hepsi bilgisayarımızda, telefonumuzda
gözüküyor. Konuyla ilgili gördüğüm her hödüklük ayrı ayrı sinirimi
zıplattı.<br />
<br />
Bunun düzeleceğine karşı umudum yok. Belki birkaç yüz
yıl sonra, daha erken değil. Daha orman yangınının kötü bir şey olduğunu
bile bu sığırlara anlatamıyoruz.</div>
Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-67403674532769953542019-08-19T00:24:00.000+03:002019-08-19T00:24:13.326+03:00Ağustos 2019<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-A8MjpTFsAJ0/XVm_smDkNgI/AAAAAAAAAJc/hYynHIovB28LDH_HoW0FklySE5LuYMoggCLcBGAs/s1600/ECHQz_iXoAY1QXM.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1600" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-A8MjpTFsAJ0/XVm_smDkNgI/AAAAAAAAAJc/hYynHIovB28LDH_HoW0FklySE5LuYMoggCLcBGAs/s320/ECHQz_iXoAY1QXM.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Bu aralar ne yapıyorum, içimi dökmek istiyorum. 2019'da hiç blog yazısı yazmamışım.<br />
<br />
Son günlerde kendimi mutlu hissediyorum. 2019 benim için değişim yılı oldu. Yeni bir işe başladım, yeni bir eve taşındık. #HerŞeyÇokGüzelOlacak dediklerinde inanmıyordum, yanılmışım.<br />
<br />
ATOM'u bıraktım. 1 yıldan çok daha uzun bir süredir oradaydım ve daha şirketleşemedim, daha fazla duramazdım, yeni gelecek insanlara alan bırakmak gerek. Bu sırada ilgimi çeken bir iş teklifi aldım. Artık Holo Oyun'da oyun programcısı olarak çalışıyorum. Yakında ismi değişecek olan <a href="https://play.google.com/store/apps/details?id=com.ShantyHouse.SerbaysChess&hl=en" target="_blank">Chess Parallel Esports</a>'un programlamasını yapıyorum. Yine 3 boyutlu bir satranç oyunu, ama birden fazla tahta var, tam bana göre bir iş. ODTÜ Teknokent'ten Hacettepe Teknokent'e taşınmış oldum. Galyum Blok'u özlüyorum, eski bilgisayarımı özlemiyorum, HDD'li bilgisayardan SSD'ye geçince çok şey fark etti.<br />
<br />
Maddi olarak oldukça iyi bir durumdayım, düzenli maaş almanın yanısıra<a href="https://www.legendsoflearning.com/" target="_blank"> Legends of Learning</a>'ten de onlar için yaptığımız çocuk oyunlarının parası geliyor. Halimden memnunum, ihtiyaçlarımı ve Pawn of the Dead'in yapım/reklam masrafını karşılayabiliyorum.<br />
<br />
Aslan Game Studio'yu bırakmadım. Mesaim dışındaki zamanlarda (bunlar hep tatil günleri oluyor) Pawn of the Dead'e devam ediyorum. Satışları şu an kötü gidiyor, ama bu benim tutku projem. Sinematikleri yapmam çok zaman alıyor, ama yaptığım çalışmadan da çok keyif alıyorum, Türkiye'de benzeri az bir iş (sinematiklere sahip fantastik kurgulu oyun) yapıyor olmak beni motive ediyor. Yaptığımın maddi karşılığını alamayacağım, fakat dediğim gibi, tutku projesi. Eksik bir oyun çıkarmak istemiyorum.<br />
<br />
Clown House 2'ye ne zaman devam edeceğime dair hiçbir fikrim yok. O konuda oyunculardan baskı görüyorum, beklenti karşılayacak kadar para kazanma potansiyeli en yüksek oyunum o olduğu için de ona başlamak için baskı hissediyorum, ama önce Pawn of the Dead'i bitirmem lazım. <br />
<br />
Bilgisayarda bu aralar çok nadiren oyun oynuyorum. Oyunlara karşı tutkumu bu aralar hissetmiyorum. Raftan çıkardığımız Sega Mega Drive var, yeni ekran kartım var, ama elim oyuna gitmiyor. Sadece telefonda birkaç zekâ oyunu oynuyorum, yatmadan önce veya metrodayken falan.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-Yeiwh3sNYxo/XVnBIC5H7hI/AAAAAAAAAJo/3iqoCOHCjawBhza8XNP4_0Zc_xkeaZW5ACLcBGAs/s1600/5c810fe1d6a3cc1ae4f3bef2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="461" data-original-width="750" height="392" src="https://1.bp.blogspot.com/-Yeiwh3sNYxo/XVnBIC5H7hI/AAAAAAAAAJo/3iqoCOHCjawBhza8XNP4_0Zc_xkeaZW5ACLcBGAs/s640/5c810fe1d6a3cc1ae4f3bef2.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Bloga hiç yazmadım, ama bu yıl Kanal D'de televizyon yarışmasına çıktım, Abbas Güçlü ile Büyük Oyun'a. İlk hafta Drunkard Bird ile haftanın birincisi olduk. Yarışma beni biraz daha ünlü etti, ama hâlen ünlü bir insan değilim. Drunkard Bird'ün indirme sayısı hâlen çok düşük.<br />
<br />
Etkileşimli Korku Hikâyeleri'ne devam etmeyi düşünmüyorum. Maddi getirisi çok az, yeteri kadar insan oynamıyor. Oynayan az sayıda insan da yeni bölüm çıkarmam için baskı yapıyor, bu beni biraz strese sokuyor.<br />
<br />
Maaşlı yeni işe girmek kendimi daha iyi hissettirdi.<br />
<br />
Yakın zamanda yeni Mutlu Oyun Programlama videosu gelemeyecek, çünkü ofisimiz pazar günleri bile dolu. Sanırım eve ikinci monitörü aldıktan sonra devam edebileceğim. <br />
Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-62046239939488751752018-11-30T20:15:00.002+03:002018-11-30T20:15:47.777+03:00Kasım'ın son günü, 2018<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-zToMwcAIhsI/XAFwEbziAmI/AAAAAAAAFkI/-2P7xxzCCfos30GLXwNlv8SYmSk1mTkSwCLcBGAs/s1600/47128659_10156630055245803_8529547192904450048_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="959" data-original-width="960" height="638" src="https://1.bp.blogspot.com/-zToMwcAIhsI/XAFwEbziAmI/AAAAAAAAFkI/-2P7xxzCCfos30GLXwNlv8SYmSk1mTkSwCLcBGAs/s640/47128659_10156630055245803_8529547192904450048_n.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-xfGnffgEyVc/XAFwEOZ0UbI/AAAAAAAAFkE/bAR-a1iipXM3yV8cCHOHxM5R9MHuW9tEgCLcBGAs/s1600/47092000_10156630055620803_263029999139815424_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="959" data-original-width="960" height="638" src="https://4.bp.blogspot.com/-xfGnffgEyVc/XAFwEOZ0UbI/AAAAAAAAFkE/bAR-a1iipXM3yV8cCHOHxM5R9MHuW9tEgCLcBGAs/s640/47092000_10156630055620803_263029999139815424_n.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Bugün yediğim dondurma. İtalyan karamelli, mavi renkliydi.Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-10600937787164231672018-11-27T21:50:00.000+03:002018-11-27T21:50:37.599+03:00Opeth'le ilgili düşüncelerim<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-APJmNSf-n1U/W_2RwuVgPkI/AAAAAAAAAH0/vENd5OHlNtA1SpLya9zayRfWZiUT9EMAgCLcBGAs/s1600/f177abffd129aa6ae3b4c6bfaffcd8a5.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="655" data-original-width="900" height="464" src="https://2.bp.blogspot.com/-APJmNSf-n1U/W_2RwuVgPkI/AAAAAAAAAH0/vENd5OHlNtA1SpLya9zayRfWZiUT9EMAgCLcBGAs/s640/f177abffd129aa6ae3b4c6bfaffcd8a5.jpeg" width="640" /></a></div>
Bugün biraz Opeth hakkında konuşmak istiyorum. Bugün bir yerde ufak bir Opeth tartışması olmuştu, beni bu yazıyı yazmaya tetikleyen bu oldu.<br /><br />Benim en sevdiğim gruplardan birisi (sevdiğim hiçbir şey için "en sevdiğim" demem, çünkü her şeyin yeri ayrı). Eğer diskografisini ikiye ayırırsak ilk kısımdaki albümlerin benim kalbimde ayrı bir yeri var. Morningrise ve Orchid'deki şarkılar genel olarak, nasıl isimlendireceğimi bilmediğim duyguları uyandırıyor. Nasıl isimlendireceğimi bildiğim duygular da var; sevdiğim bir insanın ölmesi (The Night and the Silent Water), sevdiğim insana veda etmek (To Bid You Farewell), sonsuza kadar seveceğime yemin ettiğim insana olan aşkım (Nectar) gibi (albümü deli gibi dinlediğim gençlik dönemimde ne çok sevdiğim bir yakınım öldü, ne de melankolik ayrılık yaşadım, yine de bu duyguları hissettirebildi).<br /><br />Still Life ve My Arms, Your Hearse'da genel olarak kişisel olarak dokunan bir şey bulamasam da dinlemekten çok keyif alıyorum. Anlattıkları hikayeyi müzikle dinlemeyi seviyorum. Benighted huzur veriyor, Moonlapse Vertigo'da 2:35'te şimşekle aydınlatılmış sinirli bir aslan imgesi gözümün önüne geliyor. Demon of the Fall'da kendimi huzursuz bir hayalet-şeytan gibi hissediyorum.<br /><br />Deliverance ve Damnation albümleri ruhumdaki karanlığı ve melankoliyi okşuyor. Bu iki albümü birbirinin kardeşi olarak görüyorum, 2015'te beraber remixed olmaları da bir şey anlatıyor.<br /><br />Diskografinin ikinci kısmını sevmiyor değilim, ama kişisel olarak bana dokunan, duygu hissettiren veya bana bir hikaye yaşattıran şarkı sayısı az. Müzikal olarak kötü olduğunu söylemiyorum, genelinde duygu hissetmiyorum. Mikael Åkerfeldt'in gitmeyi tercih ettiği yön benim zevklerimden biraz uzaklaşıyor, ama tercihine saygı duymaktan başka ne yapabilirim? Famine'in bazı kısımları zihnimde çok net film görselleri yaratıyor, şarkının klibini çekmeyi isterdim. Voice of Treason, Pale Communion'daki beni duygulandıran tek şarkı (bir de Elysian Woes'un 3:17'deki klavye kısmı). <br /><br />Sorceress albümünü dinlemekten epey keyif alıyorum. Strange Brew'da biraz kendimi buluyorum, Spring MCMLXXIV'de (evet, Google'ladım) kendimi 1974'te Woodstock'ta gibi hissediyorum (şarkı 1974'teki böyle Janis Joplin'li, Hendrix'li dönemle ilgili mi, bilmiyorum).<br /><br />Müziğin teknik boyutundan çok anlamıyorum, ama sanırım çoğu kişi Opeth'in çok yetenekli müzisyenlerden oluştuğundan hemfikirdir. Black Rose Immortal'ı al, en az 5 tane farklı şarkı çıkar, o derece zengin.<br /><br />Pink Martini ekibiyle tanışmıştım, umarım Opeth'le de tanışma imkanım olur. Ahmethttp://www.blogger.com/profile/13782217681614035691noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7541018578725957668.post-79583852869705461552018-09-19T23:00:00.000+03:002018-09-19T23:00:41.696+03:00Sanat, sanatçı içindir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-CWAP7rbUpV8/W6KoKbC6nZI/AAAAAAAAFjc/XM0PC7w5jM86-WPYI6XSV-oQF2uIUUx8wCLcBGAs/s1600/ARTOFGRIEVING22.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://2.bp.blogspot.com/-CWAP7rbUpV8/W6KoKbC6nZI/AAAAAAAAFjc/XM0PC7w5jM86-WPYI6XSV-oQF2uIUUx8wCLcBGAs/s320/ARTOFGRIEVING22.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
Kafamda yıllardır dolaşan, yazıya dökmediğim bir fikrim var (daha doğrusu bir ton fikrim var, bu onlardan sadece biri). Bugün bir Facebook grubunda gördüğüm zihin açıcı bir gönderiden sonra sanatla ilgili bu düşüncemi blog yazısına dökmeye karar verdim. ("Sen kimsin, sanatçı mısın?" diye soranlar için en altta kendimden bahsedeceğim)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hafızam yanıltmıyorsa lisedeyken bize şu asırlık tartışmayı öğretmişlerdi: <b>Sanat ne içindir? </b>Toplum mu, sanat mı? Ben buna üçüncü bir şık eklemek istiyorum: <b>Sanat, sanatçı içindir. </b>Bu şık esasında önceki iki şıkkı da içinde barındırıyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir sanat eseri tamamen sanatın kendisi için üretilmiş olabilir, izleyicisinde edebi bir haz uyandırmak için. Sanatçı, duygularını ifade etmek için eseri üretmiş olabilir. Sanatçı, toplumu aydınlatmak için yaratmış olabilir. Yaratmaktan haz aldığı için yaratmış olabilir.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hatta daha da ileri gidip sanatçının maddi kaygı da gütmesinde herhangi bir sorun görmediğimi söyleyeceğim. Ticari bir oyunun 2D görsellerini para karşılığında çizen bir insan bence gayet de bir sanat eseri ortaya çıkarabilir, biz bu çizimleri yapan insanlara "artist" diyoruz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir sanat eserinin ortaya çıkışında bu kadar farklı motivasyonlar sayabiliriz. "Toplumu aydınlatmayan şey sanat değildir" gibi yargılar sanatı sınırlandırır. Bütün bu motivasyonları kapsayacak şekilde önermemi sunuyorum ki, bir sanat eserinin hangi amaçla yaratıldığı sanatçının kontrolünde olmalı. Sanatçı, sanatını ne için yapmak istiyorsa onun için yapmalı. Başka bir deyişle kendisi için, kendisini tatmin etmek için, kendisini gerçekleştirmek için. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Sen kimsin?</b></div>
<div>
Video oyunlarının bir sanat dalı olması gerektiğini savunan bir insan olarak oyun yapıyorum, bu yüzden kendimi sanatçı olarak görüyorum. <a href="https://www.deviantart.com/coolblue-gord10/gallery/">Fotoğraf, fotomanipülasyon</a>, <a href="http://aslangamestudio.com/tr_TR/interactive-horror-stories/">hikaye</a> sanatlarıyla da ilgileniyorum, sanırım yeterliler.</div>
Ahmet Kamil Keleşhttp://www.blogger.com/profile/11410360164980713289noreply@blogger.com0