Kafamda yıllardır dolaşan, yazıya dökmediğim bir fikrim var (daha doğrusu bir ton fikrim var, bu onlardan sadece biri). Bugün bir Facebook grubunda gördüğüm zihin açıcı bir gönderiden sonra sanatla ilgili bu düşüncemi blog yazısına dökmeye karar verdim. ("Sen kimsin, sanatçı mısın?" diye soranlar için en altta kendimden bahsedeceğim)
Hafızam yanıltmıyorsa lisedeyken bize şu asırlık tartışmayı öğretmişlerdi: Sanat ne içindir? Toplum mu, sanat mı? Ben buna üçüncü bir şık eklemek istiyorum: Sanat, sanatçı içindir. Bu şık esasında önceki iki şıkkı da içinde barındırıyor.
Bir sanat eseri tamamen sanatın kendisi için üretilmiş olabilir, izleyicisinde edebi bir haz uyandırmak için. Sanatçı, duygularını ifade etmek için eseri üretmiş olabilir. Sanatçı, toplumu aydınlatmak için yaratmış olabilir. Yaratmaktan haz aldığı için yaratmış olabilir.
Hatta daha da ileri gidip sanatçının maddi kaygı da gütmesinde herhangi bir sorun görmediğimi söyleyeceğim. Ticari bir oyunun 2D görsellerini para karşılığında çizen bir insan bence gayet de bir sanat eseri ortaya çıkarabilir, biz bu çizimleri yapan insanlara "artist" diyoruz.
Bir sanat eserinin ortaya çıkışında bu kadar farklı motivasyonlar sayabiliriz. "Toplumu aydınlatmayan şey sanat değildir" gibi yargılar sanatı sınırlandırır. Bütün bu motivasyonları kapsayacak şekilde önermemi sunuyorum ki, bir sanat eserinin hangi amaçla yaratıldığı sanatçının kontrolünde olmalı. Sanatçı, sanatını ne için yapmak istiyorsa onun için yapmalı. Başka bir deyişle kendisi için, kendisini tatmin etmek için, kendisini gerçekleştirmek için.
Sen kimsin?
Video oyunlarının bir sanat dalı olması gerektiğini savunan bir insan olarak oyun yapıyorum, bu yüzden kendimi sanatçı olarak görüyorum. Fotoğraf, fotomanipülasyon, hikaye sanatlarıyla da ilgileniyorum, sanırım yeterliler.