Şu an itibariyle kendimi sakin ve iyi hissetsem de,
Eğer tamamen iyileşebildiğimi söylersem size yalan söylemiş olacağım.
Son bir-iki gündür kendimi korkunç hissediyordum (özellikle dün akşam, son aylarda yaşadığım bunalımı tekrar yaşadım neredeyse), ama sorunlarımdan bahsetmemin veya şikayet etmemin kimseye yararı olmayacak. Sorunum hakkında hiçbir şey okumayacaksınız, ne kadar ciddi olursa olsun.
Sanırım tamamen iyileşebilmek için zamana ihtiyacım var.
... --- ...
"Gülersen dünya da seninle birlikte güler, ağlarsan yalnız ağlarsın" sözünden hareket ederek "Dünya için ağlayabilirsin, ama dünya seninle ağlamaz" da denilmesini öneriyorum. Geçen gün TanistliN'in doğumgününü kutlarken aklıma bu söz gelmişti; bir Arleon aforizması diyebilirdim, bu sözün başka birisinin aklına daha önceden gelmiş olmadığına emin olabilseydim eğer. TanistliN'in yazısı "2008'de de ne kötü felaketler oldu ama..." özetindeki bir felaket yıllığı değildi ("ufff bu yıl da iyi felaket yaptı ha!"), ama yazıyı okurken Dünya'nın karanlık tarihini gözler önüne seren ağıt yazıları hatırıma geldi ve tüm bu ağıtlara yanıt niteliğindeki bu sözü düşündüm: "Dünya için ağlayabilirsin, ama dünya seninle ağlamaz". Veya devamı "dünya senin için ağlamaz" şeklinde de getirilebilir bu sözün, daha uyumlu olur.
Çok konudışı olarak, forum ve blog gibi avatarlarımızın göründüğü ortamlarda Tanistlin'le olan dialoglarımıza dışarıdan baktığımda bana ilginç/komik gelen bir şey var: İkimizin de nick'i birer kurgu karakterinin isminin değiştirilmiş hali (Gordon ve Tanis Yarımelf/Raistlin Majere), ama avatarlarımız ise alakasız evrenlere ait karakterler. Gordon Freeman ile Simba'nın veya Asporia'nın Arleon'unun (Arleon'la ilgili bir konuya da değineceğim alttaki paragrafta) ortak noktası nedir? Düş ile Ejderha Mızrağı kahramanları Tanis ve Raistlin'in ya da (zaten Tanis ve Raistlin kendileri birer farklı yönken)? Kişiliklerimizin avatarlarımızdaki haline benzediğini düşünüyorum, ama nickler (en azından benimkisi) büyüyü bozuyormuş gibi hissediyorum; özellikle de Çağlayan'ın blogundaki 1-2 aylık yorumlarımın avatarımdaki aslan tarafından yapıldığını hayal ediyorum, "Eğer ilgi gösterilmediği için solacaksa o dostluk ancak bir çiçek kadar güçlüdür. Bence dostluklar bir çınar ağacı gibi olmalıdır." cümlesini Gord10 nickli gözlüklü-top sakallı bir gençten değil de avatarımdaki aslandan duymak bana daha gerçekçi geliyor. (bir de çınar ağacı güçlü bir ağaç mıdır, onu hâlâ öğrenmedim, lol)
Arleon'la ilgili değineceğim konu da şuydu: Arleon bir insan mı yoksa aslan mı belli değil. Arleon'u bazen benim iyice yakışıklı bir görünüşüme sahip olan bir insan prens olarak hayal ediyorum, bazen de "Ama korkarım ki mantığın olmadığı yerdeyiz" gibi cümleler kurabilen hükümdar bir aslan olarak. Ama Arleon, kurtadam gibi "Ihhhhhh! Hmmmppph!" diye arasıra insan formuna, arasıra da hayvan formuna dönüşen bir karakter değil, bu morphing işlemi bana itici geliyor. Paralel bir zihinsel gerçekçilik sözkonusu.
Şu ana kadar yaptığım insan formundaki Arleon manipülasyon veya fotoğraf çalışmalarından tek beğendiğim Courage Mask, ama onu da blogumda çok fazla kullandığımı fark ettim. Yeni, düzgün bir Arleon resminin eksikliğini hissediyorum.
Radiohead'in Hail to the Thief albümünü kısa bir süre önce edindim de... I Will şarkısının daha önce bende olmadığına emin olduğum halde bu şarkıyı çok iyi tanıdığımı hissettim. Bu şarkıyı daha önce nerede duyduğumu bir türlü hatırlayamıyorum, hatta önceden dinlemiş olduğuma bile emin değilim, ama sanki eskiden çok dinlediğim bir şarkıyı yeniden bulmuşum gibi hissediyorum.
---
Bobiler.örg'teki Uykusuz Ejder'in gif animasyonlarına bayılıyorum. Dünyayı Kurtaran Adam: The Down of Teletubbies kimin aklına gelirdi ki...
(animasyonlu gif'i blogun içinde verip vermeme konusunda tereddüte düştüm, sayfanın yüklenme hızını çok düşürürdü)
---
Ankara'da yaşayan bir ressam olan Eşref Armağan'la ilgili Discovery Channel'ın belgeseli.
"Bravo, bravo ya! Çok güzel yaptın."
No comments:
Post a Comment