Yeni bir korku oyunu, Bir Tiranın Ütopyası ("Utopia of a Tyrant") ile karşınızdayım. Yine bir GDT Jam oyunu, bu seferki temamız Gezi olaylarıydı. Doğrusu Utopia of a Tyrant pek yeni bir oyun sayılmaz; 16 Haziran'da oyunu bitirip GDT Jam için yayınlamıştım. Oyundaki tek dil eskiden İngilizce'ydi, şimdi oyunun Türkçeye çevrilmesini de bitirdim. Burada duyurusunu yapmak için de bunu beklemiştim.
Hayat çok tuhaf. Bu olaylar patlak vermeden önce, "Self için çalışamadım. Yeni bir şirkette işe başladım, Robonomy diye bir oyun yaptık! İşte Robonomy!" diye bir blog yazısı yazacaktım. Robonomy'nin duyurusundan da önce, bu dönemdeki üçüncü oyun olan Utopia of a Tyrant'ı bitirdim ve onun duyurusunu yapıyorum şimdi. Hayat tuhaf işte. Vapurlar filan. (Robonomy de iyi gidiyor, ama onun resmî duyurusunu piyasaya çıktıktan sonra yapacağım.)
Bir Tiranın Ütopyası'nı anlatmaya başlamadan önce Gezi Jam'den bahsedeyim. Game Developer Turkeys grubunun bu yeni oyun geliştirme etkinliğinin teması, son haftalarda ülkemizde patlak veren Gezi eylemleriydi (aslında bu eylemlere "Gezi eylemi" demek ne kadar doğru, bilmiyorum. Biraz beyni olan herkes bu eylemin sadece Gezi Parkı için yapılmadığını, Gezi'nin sadece bir kıvılcım olduğunun farkındadır herhalde). Yapılan diğer oyunlara da bir göz atmanızı isterim; hem verdiği mesaj, hem de oyun olarak gerçekten başarılı çalışmalar var. Benimkisi aralarındaki en karamsar, karanlık oyun oldu.
Gördüğünüz gibi, yine machinima tekniğini kullandım. Half-Life 2 ve Left 4 Dead 2'nin kaplamalarını, modellerini kullanıp 3D sahneler yarattım. Bu sahnelerin render'larını da Adventure Game Studio'daki asıl oyunun görselleri olarak kullandım. Benim klasik yöntem işte.
Odaklanmak istediğim konu, polis vahşeti ve totalitarizm. Savaş suçu sayılacak suçlar işlendi bu ülkede, hem de kendi halkımıza karşı. Yaşam ve ölüm kadar ciddi bir sorun var önümüzde. Bu konu hakkında neşeli, komik, renkli bir oyun yapmam imkansızdı. Öfkeliyim, tedirginim, huzursuzum. Bir Tiranın Ütopyası; bu öfkemin, endişemin dışavurumudur.
Vicdan... Merhamet... Özgür düşünceler... Bu kelimeleri duyuyorum. Ama yüzünüze kalıcı bir gaz maskesi diktiklerinde bunları hissetmeniz zordur. Veya vicdaniyetin nasıl bir şey olduğunu hatırlamanız. Siz sadece, bir Efendi'den emirler alıp sorgusuz sualsiz yerine getiren bir yaratığa dönüşürsünüz.
Hayali bir gelecekteki Lintonya ülkesinde yaşayan, insanlığını çok uzun bir süre önce kaybetmiş bir polisi yönetiyoruz. Karakolumuza genç bir protestocu kız getirilir, görevimiz onu sorgulamak. Siz oyuncu olarak merhametli, iyi niyetli olabilirsiniz. Ama karakterimiz değil.
Hayatım boyunca çıkardığım en cesur çalışma bu oldu. Polis kurumunu bu kadar sert bir şekilde eleştiren bir oyunla nasıl bir tepkiyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Eylem yanlısı olduğum için bazı oyuncularım beni kafadan silecek, tahmin edebiliyorum (eğer beni "Vatanı bölmeye çalışan, pis provakatör!" olarak görüyorsanız, lütfen şu yazımı da okuyun) (Polis şiddeti hakkında düşündüklerimi de buradan okuyabilirsiniz). Benim niyetimin yanlış anlaşılması beni çok üzer; umudum, bizim neleri savunduğumuzun bir gün tüm iyi niyetli insanlar tarafından anlaşılması.
Belki hapse gireceğim? Hoş, kimsenin beni, dandik bir oyun için hapse gönderecek kadar salladığını sanmıyorum. Bir ihtimal işte.
Başka bir kaygım da siyasi olarak tamamen aynı fikirde olduğum insanların, benim konuyu işleyişimi beğenmemesiydi. Açıkça söylemek gerekirse, ben hayatım boyunca hiç bu oyunda betimlediğim tarzda bir şiddeti görmedim (inşallah bu böyle devam eder de!). Ve Bir Tiranın Ütopyası'nda da biz olaylara, kendisinin haklı olduğuna inancı sağlam bir sadistin perspektifinden bakıyoruz. Meşrulaştırılmış şiddetin, faşist bir sistem tarafından köleleştirilmenin korkunçluğunu ben en çarpıcı bu şekilde ifade edebilirdim. Ama insanların, özellikle de bu tip şiddete maruz kalmış olanların, bu oyuna olacak yaklaşımını kestiremiyordum. Kendi kendime sorduğum "Hayatım boyunca gerçekten yaşadığım şeyleri böyle bir oyunda görseydim, tepkim nasıl olurdu?" empati sorusuna ben "Olumlu olurdu, oyunu desteklerdim, olayın korkunçluğunu ifade etmiş çünkü!" yanıtını verdim, aksi takdirde bu oyunu yapmaya cesaret edemezdim. Şu ana kadar aldığım yorumların olumlu yönde olması beni rahatlattı biraz.
Yayınlamaktan dolayı ürktüğüm bir oyun oldu Bir Tiranın Ütopyası. Ama Eddard Stark'ın sözünü hatırlayalım; "Bir insan korkuyorken bile cesur olabilir mi? Evet. Bu onun cesur olabileceği tek vakittir."
İndirme linki
Bir Tiranın Ütopyası v1.1 (Windows için, 48.2 MB)Oyun hem Türkçe, hem İngilizce dil desteğine sahiptir. winsetup.exe'den oyunun dilini değiştirebilirsiniz (ki default olarak Türkçe zaten)