Bu yazımda empati, şiddetin meşruluğu, apolitiklik gibi konulara değineceğim biraz. Bu yazdıklarım benim duygularım, gözlemlerim ve inançlarımdır. Üstün bir politika bilgisine sahip olduğumu iddia etmiyorum. İddia edebileceğim tek şey dürüstlüğüm.
Şiddetin meşruluğu ve empati
İnancım, bizim özellikle bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden birisinin empati ve birlik duygusu olduğu yönünde. Bu, biz eylemcilerin kendi aramızdaki birlikle sınırlı değil sadece. Kendilerine anlatılan bütüüün bu yalanların farkına varmayıp halen safça AKP'yi destekleyen vatandaşlar da dahil buna.
Beni en çok yaralayan şeylerden birisi; polisin, eylemcilere karşı uyguladığı şiddete "Ooooh, iyi olmuş! Vatan, din düşmanları sizi!" tepkisini veren insanlar. Onlarla da empati kurmayı denedim. Ve korkunç bir şeyi fark ettim: Eskiden ben de bu insanlarla aynı taraftaydım! Tamam, ben hiç "Oooh! İyi vurdular!" gibi sadist yorumlar yazmadım, polis şiddeti mağduru bir insana "Geber ol!" yazacak kadar kudurmadım asla. Ama benim vatan haini, zararlı varlıklar olarak gördüğüm insanların orantısız şiddete maruz kalmasına karşı apatetiktim. Benimle zıt görüşlere sahip bir milletvekilinin bir protesto esnasında polisten yumruk yemesinden keyif almıştım. Bundan ötürü kendimden utanıyorum şu an. (Şimdiden belirteyim, "Bu insanlar haklı mıydı, haksız mıydı?"yı -en azından bu yazıda- tartışmak istemiyorum.)
Düşünce suçundan hapse girenler için "Onlar da çok ileri gitmişler canım," derdim. Şimdi ise, attığım birkaç tweet veya yarın yayınlayacağım bir oyun yüzünden kapımda polisleri görmek beni çok şaşırtmayacak.
Bizim zarar görmemizden mutlu olan insanlarla, maalesef, bir nebze de olsa empati kurmayı başardım. Onlar için biz teröristiz. Durdurulması için her yolun mübah olduğu kanseriz. Ana akım medyadan ve çevrelerinden duydukları bu. Haklı olduğumuzu biz biliyoruz, ama bunu onlara anlatmamız lazım. Belki yine aşırı iyimser bir umut bu; ama benim kendimle ilgili farkına vardığım iğrençliği onlar da görür.
Ana akım medya, valiler bize kim bilir ne yalanlar söyledi geçmişte? Özellikle de internet yokken elimizde. Ne yalanlar söylendi ki Adalet Ana'nın kılıcını kuşandık, insanları kendi vicdanlarımızda infaz ettik?
Allah'tan dileğim, hepimiz için gerçek adalet. Karşısındaki onurlu insanları yenmek için onlara iğrenç iftiralar atmaktan çekinmeyeceklerin, keyfî bir şekilde zulüm uygulayanların, karşısındakinin en temel insanî haklarını çatır çatır çiğneyenlerin, kendi menfaatleri için bizi birbirimize düşürenlerin nasıl bir şekilde cezalandırılması gerektiğini ben bilmiyorum.
Apolitiklik
Günlük hayatta, bu kelimeyi gerçek anlamından farklı bir şekilde kullandığımıza inanıyorum. Vikisözlük'teki karşılığı "Siyasi görüş ve olaylardan habersiz veya onlara kayıtsız kalan.". Wikipedia makalesinde de yine bu anlam var. Oysaki günlük hayatta "Ben apolitiğim. Meclisteki hiçbir parti beni temsil etmiyor. Ama Bilmemkim Bilmemkim'den nefret ediyorum. Aslında bilmemne bilmem ne'ye ihtiyacımız var. Geçen Bilmemne'yi imzaladılar, çok kötü oldu." şeklinde politika geyiği yapabiliyoruz! Benim sözlüklerde gördüğüm apolitika, Apolitikler Derneği'nden Anlamlı Çıkış videosundaki tiplemelerdir.
Eğer mecliste tam da sizin taleplerinizi yerine getiren bir parti olsaydı, o zaman yine kendinizi "apolitik" olarak tanımlar mıydınız? Hayır mı? Peki bir şeyin (mesela bu sizin seveceğiniz partinin) var olup olmaması, sizin kendinizi nasıl tanımladığınızı değiştirmeli mi?
Sizce yanılıyor muyum?
Bu "yanlış anlam" konusuna niye taktım? Çünkü ben inanıyorum ki; felsefî tartışmalarda en önemli olan şeylerden birisi, bizim kullandığımız kelimelerin bizim ve karşımızdaki için neyi ifade ettiği. Mesela "Sokakta öpüşmek ahlaklı mıdır?" tartışmasının temelinde "Ahlak nedir?" yatar.
Ek olarak; kullandığımız kelimeler, düşüncelerimizin şekillenmesinde de rol oynar. Kelimeler güçlüdür.
1 comment:
Ah işte, çevremdeki çoğu insana aslında apolitik olmadıklarını, yalnızca "boşlukta" olduklarını anlatmaya uğraştım sürekli. Dediklerine katılıyorum, bazı terimleri halk arasında o kadar yanlış kabullenip yaygın hale getiriyoruz ki... Çok tehlikeli aslına bakarsan bu. Zira 12 Eylül'den beri yapılan bir sindirme planının içine daha fazla kendimizi sokmuş oluyoruz bu sayede. Kendimize sürekli "apolitik" diye diye, öyle olmaya uğraşıyoruz anlamasız şekilde. Değiliz. Olmayacağız. Olamayız dda zaten.
Post a Comment