Saturday, December 12, 2009

Aşırı ısınmış piller, Fotomanipülasyon için çekimleri

Yapmak istediğim bir sürü şey, ama o kadar az zaman. Okunmayı bekleyen kitaplar, mangalar, makaleler, "İzlesene artık beni" diye göz kırpan filmler ve diziler, oynanmayı ve yapılmayı bekleyen oyunlar... Neyseki müzik için bu geçerli değil (kısmen geçerli aslında), arşivime yeni katılan müzik eserleri çalışmalarımda bana eşlik edebiliyor ('kısmen geçerli' olmasının nedeni de dinlenilene konsantre olmanın önemi, ama dinlenmeye ayırdığım vakitlerde bu açığı kapatabiliyorum).

Derslerim ve ATOM'daki çalışmalarım oldukça iyi gidiyor. Elektronik Devreler (ve bir de Mikroişlemciler) derslerinin laboratuarları hariç (şimdi teknik terimlerle dolu şikayetler silsilesi gelecek).

Elektronik Devreler'de bir önceki dönemde öğretilen Elektrik Devreleri labındaki bilgilerimizden de faydalanarak fiziksel bir ortam üzerinde basit elektronik devreler kurmamız gerekiyor. Sorun şu ki hafızamda hayatımın geçen ders dönemine denk gelen kısmı yarı-silik bir durumda (önceki dönemlerde tek dersten bile kalmamışken o dönemde üç dersi bırakmıştım, biri de Elektrik'ti işte), yapılan işleri teorik olarak anlamama rağmen mesela ampermetrenin kablosunu doğru yere takmadığım için akımı ölçemiyorum. Ağırıma giden şey, üniversite öğrenciliğini hobi olarak yaptığını düşündüğüm kişilerle aynı bilgi birikimine sahip sayılmam.

Mikroişlemciler labı ayrı bir olay, derste sadece ismi geçen bir Assembly komutunu -daha önce hiç pratiğini yapmadığımız- ayrıntılı bir şekilde kullanan bir program yazmamız isteniyor. Beni sinir eden şey Assembly'de yapılan ufak bir mantık hatasının programı hatalı bir şekilde çalıştırması. Tamam, en yüksek düzeydeki dillerde bile bu sorun var, hatta olmalı da, ama onlarca satırın arasında o hatayı göremediğim için (*) hocaya abuk subuk sorular soran veya sanki arkadaşlarının evindeymiş gibi davranan kişilerle yine aynı bilgi .... Neyseki ödevler ve sınavlar var; evde, odamda müziğimden başka bir ses olmadığı için çok daha verimli bir şekilde çalışabiliyorum.

(*) Assembly alt seviye, yani makina diline yakın bir dildir (hatta aslında makina dilidir, sadece 5F gibi sayısalların MOV AX, BX benzeri, insanların anlayabileceği ifadelere birebir çevrimi) . Üst düzey dillerle çalışmak daha kolaydır, çünkü C++'daki bir for(i=0;i ifadesinin makina dili karşılığı satırlarcadır.

-----

Geçen gün ilginç sayılabilecek bir tecrübe yaşadım.

İşletme dersindeyken sol bacağımın üstünde, tam cebimin denk geleceği yerde olağandışı bir sıcaklık hissettim. Eelimi cebime soktuğum zaman gerçekten de cebimin ısındığını hissettim (ardışık iki cümleyi "hissettim" ile bitirmek yazıyı çirkinleştirecek ama neyse). Sıcaklığın kaynağını bulmak için elimi daha derine soktuğumda cebimdeki metal eşyalara dokundum. Cebimde -abartmıyorum- içinde su kaynayan bir cezve kadar sıcak metal parçalar vardı!

Panikle cebimdeki eşyaları elimin yanmasına rağmen (aslında el yakıcı kadar sıcaklığa sahip olan nesneler sadece pillerdi, diğerleri o kadar sıcak değildi) dışarı çıkardım. Cebimdeki metal eşyalar yukarıda fotoğrafını çektiğim iki yeniden doldurulabilir nikel metal hibrid pil, kolyem ve fotoğrafta yer almayan anahtarlarım, aynı zamanda pille çalışan bir fener olan anahtarlığım ve birkaç bozuk paraydı (anahtarlığın da resmini çekecektim, ama annem onu çöpe attığı için çekemedim).

Her ne kadar piller dışındaki nesnelerin soğuması kısa sürmüş olsa da kalın harflerle yazdığım anahtarlığın bu olayda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Fotoğrafını çekemediğim için kelimelerle betimlemem gerekecek: Fener/anahtarlığın üst tarafında fenerin kullandığı saat pilini örten bir kapak var. Kabaca dikdörtgen şeklinde olduğunu kabul edersek, anahtarlıkla olan bağlantısı karşılıklı iki kenar üzerinden. Ama bu anahtarlık çok eski olduğu için bu bağlantı-kenarlardan birisi çıkıktı. Öyle bir çıkık ki, metal çerçeveli kolyemin anahtarlığın içine girip içerideki pille temas etmesi imkan dahilinde.

Eşyaları aceleyle çıkardığım için birbirleriyle temas edip etmediklerini, nerelerinden temas ettiklerini gözlemleyemedim. Babamla bu olaya getirdiğimiz açıklama kolyenin anahtarlığa girip saat piliyle, AA'ların da kolyeyle seri bir şekilde temas edip cebimin içerisinde akım yaratmış olmaları ihtimali (gerçi babamın bu olayı daha kimyasal bir şekilde açıklamasını beklerdim ama bu açıklama da tatmin ediciydi.).

Pillerde etrafındaki plastik bant/kaptaki deformasyon dışında bir bozulma gözlemlememiş olsak da bu o pilleri bir daha kullanmayacağım gerçeğini değiştirmiyor. El fenerini zaten hiç kullanmıyordum.

Peki kolye ve yeniden doldurulabilir piller cebimde ne arıyordu?



Modelinin kendimin olacağı yeni bir fotomanipülasyon hazırlıyorum. Model kendim olduğu, fotoğrafımı çekecek benden başka kimse olmadığı, istediğim kadar kaliteli bir fotoğraf çekebilmek için de güçlü bir ışık kaynağına ihtiyaç duyduğum için haftasonu bahçeye çekim yapmaya çıkmıştım. Kullandığım doldurulabilir piller zaten son zamanlarda çabuk bitmeye başladığı için yanıma yedek piller almıştım. Çekim sırasında pillerim bittiği için o ısınacak pilleri cebime koymuştum.

Arleon teması için de önce kolyemi kullanmayı düşünmüştüm, ama sonra o giysimle kolyemin uyumunu pek beğenmediğim için çıkardım.

Fotomanipülasyonu bitirmeden önce kullanacağım materyalleri yayınlamam manipülasyonun büyüsünü bozacak, evet, ama zaman geçtikçe o manipülasyonu yapma isteğim de azaldı. Ama belki tekrar yapmayı isteyip bu haftasonu çekimleri de tekrarlayabilirim, çünkü aklıma eklenecek başka ilginç şeyler geldi. Veya ışıklandırma için ekipman mı alsam? Profesyonel bir kameraya geçmek fikri de aklımda var (şu an kompakt kullanıyorum), ama profesyonel kameraların o kadar etkili olduğuna da inanmıyorum pek.



Şimdilik bu kadar, yazıyı daha da uzatmayayım.

3 comments:

Roselyn said...

yap o fotomanipülasyonu daha uygun bir vakitte hikayesi yazılacak =) nasıl bir şey çıkacak görmek istiyorum hem hikaye hem fotomanipülasyon olarak =)
ayrıca yılın son manipülasyonu olabilir belki baksana, aralığın ortasına geldik bile.

bir de, piller ilginçmiş ve korkunçmuş. O.o

Aslı "TILSIM" Palabıyık said...

Fotoğrafa baktım da, Su Aynası'na bakan Arleon mu gördüğüm? Eğer biterse enfes bişi olur, lütfen bitir ^_^ Aynanın yansıması ne gösterecek, merak ediyorum.

Ahmet Kamil Keleş said...

@Çağla: Evet!

Çekimleri tekrar yapmak için aklıma gelen fikir de ayna çerçevesinin içini suyla doldurmaktı, böylece Photoshop'ta orayı sulayacağım diye yapay efektlerle uğraşmak zorunda kalmayacaktım. Ama eğer annem evdeki aynayı suyla doldurmanın iyi bir fikir olmadığını söylerse tepsi filan kullanacağım.