Thursday, August 30, 2012

Ağustos fotoğrafları

Bu ay çektiğim ilginç fotoğrafları ve teknikleri sizlerle paylaşacağım.

Kendimi tekrar ediyorum, farkındayım. Önceki kompozisyonlarımın biraz daha iyi, tekrar çekilmiş versiyonları. Ama ne yapayım, bu figürleri gerçekten seviyorum!





Bu ay, makro ve genişaçı mercekleri aldım. Bu aparatlar birer objektif değil de, objektifin önüne takılan mercekler. Birlikte satılıyorlar, ürünün ismi "FOTGA Dijital High Definition 0.45X Super Wide Angle Lens with Macro". Memnun kaldım.



Aldığım diğer ürün de 720 nanometrelik kızılaltı filtreydi. Yukarıdaki, "Güneş" isimli yıldız. Teleobjektif sahibi olmadığım için net, çok büyük bir resmini çekemedim (sadece bu iş için de teleobjektif almayacağım. alsam bile o kadar uzaktaki şey ne kadar net çekilir?), ama bu da fena olmadı.Güneşli bir havada, çok düşük bir enstantane süresiyle çektim. Gökyüzünün maviliğinin tamamen siyaha dönüşmesi, resme astronomik bir etki verdi (arkada yıldızlar da görülebilse, nefis olurdu).



Bu filtreyi çok sevmedim. Veya şöyle diyeyim: "Henüz dişe dokunur bir resim çekmeyi beceremedim." Görülebilir spektrumun kızıl sınırı 750 nm'dir; 720 nm'lik filtrem, görülebilir o 30 nm'lik aralığı da içerecek şekilde ışığın geçmesine izin veriyor. Filtreyi beğenmememin nedeni, filtreyle çekilmiş fotoğraflarda, nesneler arasında gerçeküstü bir tonlama farkını yakalayamamış olmam. Bitkilerin bembeyaz, gökyüzünün de kapkara görünmesini dilemiştim. Hoş, elin adamı bu filtreyle manyak güzel resim çekebiliyor, demek benim henüz denemediğim bir şey var. Neutral density filtresini de deneyeceğim, infraredle birlikte.

Bu arada, şu yukarıdaki üç fotoğrafı elde etmek için RAW dosyasının beyazlık ayarıyla oynamam gerekti. Normalde çektiğiniz resim, sağdaki gibi kırmızı-turuncu görünüyor. Temperature'ı en düşüğe getirip tint değerleriyle oynadığımda fotoğrafları daha renkli hale getirebildim.

Ve Photoshop'ta Adjustments/Levels'tan otomatik ayarları seçmek de harika sonuçlar getirebiliyor.




Bu köpeciği çekmek için çok ilginç bir teknik uygulamadım. Gittiğim "Son Pazar: Kahramanların Ziyafeti" etkinliğinde rastladığım bir köpek. RAW'ın vibrance'ini yüksek tuttum.

Saturday, August 4, 2012

Sprint: Challenge HD çıktı!




Lamagama olarak, ilk iOS oyunumuz Sprint: Challenge'ı piyasaya çıkardık! Aslında bu çok yeni bir haber değil, oyunun ilk versiyonu iTunes'ta yerini bir ay önce almıştı. Bu duyuruyu yapmak için oyunun HD sürümünün de (yani çözünürlüğü özellikle iPad için derlenmiş olanın) yayınlanmasını bekledim.







Oyunu ücretsiz olarak aşağıdaki iTunes bağlantılarından edinebilirsiniz.
iPhone/iPod versiyonu
iPad versiyonu (HD)

Oyundan bahsedeyim kısaca: Siz bir samuraysınız, sürekli koşuyorsunuz. Önünüze engeller çıkıyor, zıplayarak veya eğilerek onları atlatıyorsunuz. Arada bir üzerinize bomba geliyor, bombayı parmağınızla keserek etkisiz hale getiriyorsunuz (veya üzerinden atlıyorsunuz). Toplayabileceğiniz altınlar ve power-uplar var. Biriktirdiğiniz altınlarla sonra upgradeler satın alabiliyorsunuz, bu upgradeler de oyun boyunca karşınıza bazı power-upların çıkma ihtimalini yükseltiyor.

Kontrolleri çok basit. Ekranın solunda ve sağında iki tane tuş var, bu tuşlarla eğiliyor veya zıplıyorsunuz. Önünüze bomba çıktığında da bombayı parmağınızla kesiyorsunuz.


Otobüste motobüste oynamaktan keyif aldığım basit bir casual oyun oldu, aldığımız incelemeler de genellikle olumlu yönde. Unity motoru kullanıldı.

"Bizim oyunumuz" desem de, tüm Lamagama ekibinin görev aldığı geniş kapsamlı bir proje değildi. Mesela benim ismim credits'te yer almaz; çünkü tek yaptığım şey, altınların "SPRINT", "--->" gibi dizilimlerde gelmesi için hazırlanmış olan resim dosyalarını "0" ve "1"'lik matrislere çevrilmesini sağlayacak bir MatLab fonksiyonu yazmaktı (sonra bu "0" ve "1"leri ASCII olarak text formatında kaydediliyordu, bu sayede Güçhan'ın Unity koduna kolay bir şekilde hardcode edilebiliyordu).