Sunday, January 22, 2023

My Way

Bu yazı bir günlük gönderisi olacak. Kafamda birkaç düşünce var, bunları buraya aktarmak istedim.

Bugün bir pazar günü. Atakule'ye ve Botanik Parkı'na gitmek beni rahatlatan bir etkinlik, bugün de bunu yaptım. Atakule ve Botanik Parkı'nı neden sevdiğimi belki başka bir yazıda anlatırım.

Atakule'nin içinde yürürken kulağıma yaylı enstrümanlarla çalınan, tanıdık bir melodi geldi. Ses kaynağına doğru yürüdükçe iki tane müzisyenin My Way'i çaldığını anladım. Çok güzel çalıyorlardı. Videolarını veya fotoğraflarını çekmedim, keşke yapsaydım. Geçmişte yaptıklarımı ve gelecekte yapacaklarımı sık sık düşündüğüm bir dönemde My Way'e denk gelmiş oldum.

"Regrets, I've had a few
But then again, too few to mention"

Kendi pişmanlıklarım hakkında "bahsetmek için çok az sayıdalar" diyemiyorum. Geçmişte korkakça veya onursuzca veya aptalca şekillerde yaptığım (veya yapmaktan kaçındığım) şeyler sık sık aklıma geliyor. Ama bugün şu an geldiğim noktada onları hatırlamak bana acı vermiyor. Çünkü onları kendi şeklimde yaptım/yapmadım. Ne eksik, ne de fazla. Esas olan, hatalardan ders çıkarabilmek ve olmak istediğim insana yakışan şeyleri yapmaya gayret etmek.



Melek figürü fotoğrafları (Ocak 2023)

 





Monday, January 2, 2023

Özgüven: Gerekli Bir Yetenek

Bu yazımda özgüven ve kendini pazarlama yeteneğinin iş hayatında (ve hayatın geri kalanında) neden önemli olduğundan, kendi hayatımdan örneklerle bahsedeceğim. İşinizde teknik olarak ne kadar iyi olursanız olun, kendinizi değerli hissedemiyor ve işinizi insanlara sunamıyorsanız işinizde hak ettiğiniz noktaya gelmeniz çok zor.

Bugün LinkedIn'de bir yazı okudum. Oyun sektöründe hiç tecrübesi olmayan veya çok az tecrübesi olan insanların bir şekilde platform bulup konuşmalar yaptığından, tavsiye gönderileri yayınladığından, bazen insanları yanlış yönlendirdiğinden şikayet ediyordu. Bu katıldığım bir şikayet. Dünya, özgüvene ve kendini pazarlama yeteneğine sahip insanların görünür olduğu bir gölge oyunu. Bu oyunun (başka bir deyişle, toplumun) parçası olmak için bu yeteneklere sahip olmak gerekiyor.

Özgüveninizin olmaması, kendinize değer vermemeniz sizi utanacağınız durumlara düşürebilir. İçine düştüğünüz utanç verici durum da sizin özgüveninizi daha zedeler. Bu bir girdap; kırılması gereken bir döngü.

Üniversitedeyken ilk stajımı yapacağım zaman büyük bir yere başvurmamıştım. Şimdiki aklım o dönemde olsa TaleWorlds'e veya başka bir büyük oyun firmasına başvururdum. Kendimi Taleworlds için yeterli hissetmiyordum, halbuki o dönemde benim programlamasını yaptığım, bitmiş, bakanlık destekli bir ticari oyun bile vardı (o oyun bazı nedenler yüzünden piyasaya çıkamadı, o ayrı bir konu). Belki mülakatlarını geçemezdim ama en azından bunu denemem gerekiyordu. Onun yerine, okulun bana bulduğu, maaşlı mühendislerin bütün gün futbol maçı izlediği, sorduğum teknik sorulara mantıklı yanıt veremedikleri bir yerde staj yaptım. Bu beni daha da değersiz hissettirdi. (İkinci stajımı ise sonra maaşlı olarak çalışacağım güzel bir yerde yaptım, ona ayrı bir not düşeyim).

Kendimi ve yaptığım ürünü pazarlayamamakla da ilgili yine üniversite yıllarından bir anım var. İlk bitirme projem "3 bilinmeyenli, bulanık sayılı denklemlerin çözümü" gibi bir konuya sahipti. Danışman hocamın matematiksel çözümünü MATLAB'a uyarlama ve görselleştirme projesiydi. Bitirme projesinin gereksinimlerini tamamen kodlayabildiğimi düşünüyorum ama projenin sunumunu çok kötü yapmıştım. Heyecanlanmıştım, zaten ben konuşmakta genel olarak zorluk yaşıyorum. Yaptıklarımdan "yaptım" diye değil, "yapıldı" diye edilgen bir dille bahsetmiştim, akademiye uygun olacağını düşünüp.

Sunumu yaptığım hoca sinirle "Peki sen bu bize anlattığın şey nasıl çalışıyor, hiç mi merak etmedin?" diye sormuştu. Sunumu o kadar kötü yapmıştım ki, sanki benim kodunu yazdığım bir ödev gibi değil, MATLAB'la gelen bir özelliği bitirme projesi gibi sunmuşum gibi gözükmüşüm. Bir ara o sunumda gösterdiklerimi benim yapıp yapmadığım tartışıldı, danışman hocam da bu konuda beni savunmak zorunda kaldı. Sonra galiba B almıştım.

Aşırı mütevazı olmanın başka bir kötü yanı da sürekli splaining'e ("bilgiçlik" diye mi çevirsem?) maruz kalmanız. "Kardeş eğer İngilizcen varsa sana Unreal'ın şu dökümanlarını öneririm" diye, Google'a girildiğinde ilk çıkan, resmi tutorial'ları benimle paylaşan birisini görmüştüm (o gönderide ben insanlardan tutorial talep etmemiştim bu arada). Veya bir oyuna pre-rendered sinematik ekleyince oyunun dosya boyutunun artacağı kadar basit bir detayı bilmediğimi düşündükleri için beni uyaranlar da çıkıyordu. Bu sinir bozucu. Dışarıya karşı özgüveninizi göstermediğiniz zaman basit şeyleri düşünecek zekâsı olmayan veya o işe henüz yeni başlamış birisi gibi gözükebiliyorsunuz.

Peki kendinizi daha özgüvenli hissetmeniz için ne yapabilirsiniz? "Daha özgüvenli olun" gibi boş bir tavsiye vermeyeceğim. Onun yerine, sizi değersiz hissettiren insanlardan uzaklaşmanızı tavsiye ederim. Arkadaşınız/sevgiliniz size kaba davranıyorsa, saygı göstermiyorsa, küçük görüyorsa zaten ilişkiyi kesmek gerekir. Bir de, konuyla doğrudan alakası yok, ama genellikle boş muhabbetin döndüğü arkadaş gruplarından da çıkmanızı tavsiye ederim. "İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır" sözüne kulak vermek gerek; saygı duyacağınız insanlarla yakınlık kurmanız kendinize olan saygınızı da artıracaktır.

Sözün özü, özgüven sahibi olmak, kendinize verebileceğiniz en iyi hediyelerden birisidir. Özgüven sayesinde hak ettiğiniz yere varabilirsiniz hayatta.

Sunday, January 1, 2023

Yılbaşı Ağacı ve Botanik Parkı Fotoğrafları (2023)

Bu gönderide dün ve bugün çektiğim fotoğrafları paylaşacağım. Dün evde yılbaşı ağacı kurmuştuk, bugün de Ankara'da sevdiğim yerlerden birisi olan Botanik Parkı'na gittim.

Nikon D5000'le çektim. Bu makineyi ~13 yıl önce almıştım, hâlen severek kullanıyorum. Makineyle fotoğraf çekmeyi telefonla resim çekmekten daha çok seviyorum.



 
Bu sonuncu ağaç fotoğrafını da kızılaltı filtreyle çektim. İstediğim büyülü, hayaletsi havayı veremedim ama yine de paylaşmak istedim.