Saturday, February 14, 2015

Atom bombası yesek de rahatlasak!

Mâlum haber ile ilgili ben de birkaç şey söylemek istiyorum. Önceden okuduklarınızdan belki çok farklı değil; ama öfkemi, düşüncelerimi kusmak istiyorum. İhtiyacım var.

Allah'ın ülke olarak üstümüze atom bombaları yağdırmasını istedim bir ara. Acısız, ani. Lut kavmi gibi helâk olsak. Erkek, kadın. Dinli, dinsiz. Masum, suçlu. Hepimiz tarihten silinsek. Ama böyle bir şey olmayacak. Sefil hayatlarımıza devam edeceğiz, Özgecan gibi başka kadınlar sırf kadın oldukları için tecavüze uğrayacak, öldürülecek.

Böyle bir olayda suçu kadında gören bir zihniyet var. Bu zihniyet kanserdir, kangrendir.

Ama beni tanıyorsanız, yazının tamamının "her şey ne kadar kötü, hadi ölelim" kıvamında geçmeyeceğini bilirsiniz. En kötü şeyde bile bir umut kırıntısı bulabilirim. Neden mücadele etmemiz, güçlü kalmamız gerektiğini bulabilirim. Zayıflığı, umutsuzluğu kabullenen bir yapım yok.

Ülkeye kangren gibi yayılmış bir zihniyet var, evet. Ama bu tecavüze tepki veren tek insanlar senle ben değiliz. Milyonlarız. Mağduruz, ama az değiliz. Atom bombasıyla helâk edilmeyecek olmamızın sevineceğim tarafı bu. Böyle bir olay yaşandığında toplumsal tepkinin verildiği bir toplumuz; kurbanlar dışında kimsenin kurbanın yanında olmadığı kahrolası bir üçüncü dünya ülkesi değiliz, her yine de bazen öyleymişiz gibi hissetsek de.

Mağdurla suçlunun; aydınlıkla karanlığın; iyiyle kötünün mücadelesi var bu ülkede. Mücadeleye devam. Mücadele için bile olsa mücadele! Onur, mücadelededir.