Thursday, August 27, 2009

Whatever happens I'll leave it all to chance
Another heartache, another failed romance
On and on
Does anybody know what we are living for?

I guess I'm learning
I must be warmer now
I'll soon be turning
Round the corner now
Outside the dawn is breaking
But inside in the dark I'm aching to be free

The show must go on
The show must go on, yeah
Oh inside my heart is breaking
My make-up may be flaking
But my smile still stays on

Monday, August 24, 2009

Doğumgünü, Çalışmalar, Playlist numara bulucu

21 yaşına bir hafta önce girmiştim, ama doğumgünüm dün gibiydi. Her şey çok güzel geçti.

Özellikle dün ve bugün, kendimi oldukça sağlıklı hissediyorum.

Sabah uyandığımda gözüm kollarımın teninin rengine takıldı. Güneşli tatilden sonra kolumun üst kısmı kırmızıyken alt kısmı soluk kalmıştı. Ama bu sabah kızarık bronz ile solukluk farkının ortaya çıkardığı çizgi yoktu, bütün tenim altın rengine bürünmüş, parlıyordu. Sabahın o saatinin ışığının yarattığı bir yanılsamaydı bu altın parlaması, ama yine de güzeldi. Mutluyken parladığımı hissederim.





--------


-Benden sana, duymak istediklerini mi söylememi istiyorsun?
-Benim duymak istediğim sadece gerçekler. Şimdi bana duymak istediklerimi söyle!

Aklıma gelen bir diyalog-replik. Gerçek hayatta kullanma şansım olmadı, aklımdaki hikayeler için de çok uyumlu değil.

---

Son 1-2 haftadır çalışma verimliliğim dramatik bir artış gösterdi (bunda okuduğum Büyük Düşün'ün etkisi oldu, bu kitabı bitirince hakkında uzun bir yazı yazarım. Donald Trump'ı severim). Mount & Blade modu veya korku oyunu üzerinde değil de, C++ ile kodladığım RPG oyununda önemli gelişme kaydettim. Oyunun duyurusunu/reklamını blog dışında bir yerde yapmak veya burada oyundan ayrıntılı bir şekilde bahsetmek için henüz erken yine de.

Tasarım ve konsept art konularında yardıma ihtiyacım olacak, ama insanlara oyunum için materyal hazırlamalarını veya tasarımla ilgili konularda yardım etmelerini istemeden önce onlara prototip niteliğinde, oyunun erken bir aşamasını göstermek istiyorum. Sanırım oyunu bu istediğim hale 2-3 gün içerisinde getirebilirim.

---

"Bugünkü başarılarınız, gelecekteki başarısızlıklarınızın nedenidir" gibi bir söz vardı, tam olarak nasıldı hatırlamıyorum. Bu sözün doğruluğunu son zamanlarda iyice anlıyorum. Eski başarılarımın beni kendimi geliştirmekten uzaklaştırdığını ve kendime aşırı güvenmeme neden olduğunu fark ettim.

---

Playlist Numara Bulucu'yu (şurada bahsetmiştim) biraz daha geliştirdim (yeni sürümü buradan indirebilirsiniz). O #EXTINF'lerin nasıl yaratıldığını programı ilk yazdığım zaman tam olarak anlayamamıştım, bu yüzden Benioku'daki açıklama yetersizdi.


PLAYLIST NUMARA BULUCUSU


Binlerce şarkı barındıran bir Winamp playlist'inde o an dinlemek istediğiniz şarkıyı bulmak zahmetli olabilir.

Bu programın amacı: Girilen bir kelimeyi, dosya isminde veya parça bilgilerinde içeren, bir playlistteki tüm parçaların ismini ve playlist'te kaçıncı sırada olduğu bilgisini vermek.

Program, playlist dosyası içerisinde her bir parça için #EXTINF:134 benzeri yapıların var olduğunu hesaba katarak çalışmakta.

#EXTINF nedir?
Playlist'e yeni bir şarkı eklendiği zaman Winamp o şarkının ismi, sanatçı ismi ve uzunluk bilgilerini her seferinde yeniden okumak zorunda kalmamak için bu bilgileri playlist dosyasının içine yazar. Yeni bir şarkı eklediğiniz zaman Winamp'in playlist editöründe o şarkının ilk önce dosya ismini görürsünüz ve listedeki bu dosya ismi de çok kısa bir süre sonra sanatçı ve şarkı ismi bilgisiyle değiştirilir.

Bu programın düzgün bir şekilde çalışması için listede EXTINF'lenmemiş bir şarkı kalmaması gerek. Bunu sağlamak için sadece bütün şarkı isimleri listede görünecek şekilde bir kere listede gezinti yapmanız yeterli olacaktır.


KULLANIM

Bütün dosyaları, işlenecek .m3u dosyasıyla aynı klasöre çıkartın.


dosyaismi.txt içerisindeki 0arleon9.m3u ifadesini kendi playlist isminizle değiştirin.

Türkçe karakterler:
Türkçe karakterlerle ilgili bir sorun yaşanmaması gerek. Hem kullanıcı girdisinde, hem de listedeki şarkı isimlerindeki Türkçe karakterler İngilizce karakterlere çevrilmekte. "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum"un numarasına "artik kisa cumleler" veya "artık kısa cümleler" yazarak ulaşabilirsiniz. Aynı şekilde, şarkının ismi "dusler sokagi" olarak geçiyorsa "düşler sokağı" yazarak da bu şarkıya ulaşabilirsiniz.

Hafıza:
Bu yeni versiyonda son aranan kelimenin programı her açışınızda tekrar sorgulanmasını sağladım, çünkü numaranın açık kalması gerektiği halde programı dalgınlıkla kapatıp aynı uzun ismi tekrar yazmak zorunda kalmak sık yaşadığım bir sorundu.

Okul yıkmak


Bu sabah neşeli bir yazı yazmayı planlamıştım. Dünkü doğumgünü kutlamamın ne kadar güzel geçtiğinden ve kendimi ne kadar sağlıklı hissettiğimden bahsedecektim. Bu yazıyı erteledim, çünkü gazetede okuduğum bir haberden sonra neşem kaçtı.

Bu ülkeden gitmeyi uzun süredir bu kadar çok istememiştim.

Sunday, August 23, 2009

İnternet'te sansür; Beyoğlu Belediyesi

Leviathan'dan



5posta yazarından bir FF/Twit:

Beyoğlu Belediyesi "Beyaz Bayraklı Temiz İnternet" sloganı ile kendi kafasına göre zararlı sitelere erişimi engellemiş. Ekşi Sözlük bu sitelerden biri. Artık mahkeme kararı da değil, keyfe göre, filtreyi koyanın normlarına göre giriliyor internete demek. Peki şöyle bir şey yapabilir miyiz?

İnternete sansürde parmağı, katkısı olan tüm kuruluşların IP adreslerini tespit edelim. Sonra kendi sitelerimizde, sunucularımızda yapacağımız ayarlarla bu kuruluşlardan sitelerimize gelebilecek her türlü trafiği bloke edelim.

Bu IP lerden gelen ziyaretçiler güzel ve anlamlı, grafikli bir mesaj sayfasına gelsin. O sayfada "İnternetin ne olduğunu henüz kavrayamadığınız için bu siteye giriş yapmanız sakıncalı görülmüş ve tarafımızdan engellenmiştir. Buradaki içeriğin sizin ahlak, politik ve dünya anlayışınıza ters düşmediğini düşünüyorsanız bize haber verin." gibi bir mesaj bulunduralım.

Bu teknik olarak mümkün. Zehir gibi webciler, grafikerler, reklamcılar var aramızda. Bir el atıversin herkes. Çok basit bir biçimde herkesin bunu kendi sunucusunda nasıl uygulayacağına dair bir de manual hazırlansın. Şu işi yapalım derim ben.

Beyoğlu Belediyesini Protesto Hareketinde en önemli avantaj: "Kim olduğun önemli değil, google da hakkında ne yazdığı önemli"- Üstte tartıştığımız yöntemi uygulayabilirsek ve bunu uygularken de medyadan biraz ilgi alırsak, Beyoğlu Belediyesi'ni, güzel bir sürpriz bekliyor.

Her şeyden önce bu protestoya destek veren blog yazarları bloglarında bu konuyu yazsınlar. Bu feedlerde tartıştığımız başlıkları ve blogpostları da Belediye ile paylaşalım, onlara kendilerini savunma hakkı verelim. Belediyenin verdiği/vermediği cevapları bloglarımızda ve FF de paylaşalım. Konuyu yazan tüm bloglar yazılarının sonunda veya içinde bu FF feedlerine ve diğer konuyu yazan bloglara link versinler.

Bu konuyu FF de ve bloglarda gündemde tuttuğumuz ve yazıları birbirine link vererek bağladığımız sürece Google arama sonuçlarında "Beyoğlu Belediyesi" diye yapılan aramalarda ilk 20-30 sonucu almamız çok kolay olacak. Bu sonuçlarda belediye sansürcü, çağdışı, antidemokratik anlayışı ile ön plana çıkacağından bu onlar için eksi bir PR puanı olarak ilelebet Google'a yazılı kalacak.

Saturday, August 15, 2009

The Point of Science Is'in yapım hikayesi

Bugün, şu ana kadar yayınladığım en başarılı fotomanipülasyonlardan birisini bitirdim. The point of science is...'ın arkasındaki yapım öyküsü ilginç bir blog yazısı oluşturacak (bütün bu yapım hikayesinin ana fikri, yazının en sonunda da okuyabileceğiniz iki cümle, bunu da belirtmeliyim. Bu yazının birincil amacı geyiktir).


The point of science is ... by ~CoolBlue-Gord10 on deviantART




Birkaç gün önce hayal kurarken gözümün önüne bir illüstrasyona ait olacak bir manzara geldi: Loş mavilik içerisindeki bir uzay gemisinin güvertesi, geminin yüksek camlarının arkasından görülen bir gezegen manzarası (güverteyi loş bir şekilde aydınlatan da aslında bu gezegenden yansıyan ışık) ve manzarayı izleyen babayla küçük çocuğunun silüetleri (tam silüet sayılmazlar, çünkü yüzlerinin parladığını görüyoruz). Adam, geminin yönetildiği kısımda değil de, güverte, oturma odası gibi bir yer ve onlar da sadece camdan bakıyorlar. İllüstrasyon, çizim yeteneklerimin olmaması beni kötü hissettirdi, çünkü bu hayalini kurduğum huşûyu ancak Alexiuss'unkiler gibi bir çizim verebilirdi.

Ama bu hayalî manzara bana o kadar güzel görünmüştü ki gerçekleştirmeye çaba göstermemek gibi bir seçeneğim kalmamıştı. Fotomanipülasyon konusunda tecrübeli olduğumu hatırladım, belki istediğim gibi uzay gemisi güvertesi, uzay manzarası, baba-çocuk çifti stok resimlerini kullanabilirdim?

Yan-not Stok fotoğraf kullanma konusunda şöyle bir takıntım var: Eğer bir stoğu orijinalinden daha güzel görünecek hale getiremeyeceksem onu kullanmamamın daha iyi olacağını düşünürüm.

Baba-oğulu ve düşündüğüm ışığı yansıtacak yıldız manzaralı gezegeni bulmak zor olmadı. Ama yanlış kelimelerle mi arattım, bilmiyorum, ama o yüksek pencereli uzay gemisi güvertesini bulamadım. Bu ortamı 3D olarak yaratmaya ve bunun için Valve Hammer Editor ile Source motorunu kullanmaya karar verdim (hayal ettiğim yapıdaki gemiyi yaratacak kadar iyi bildiğim tek 3D editör o olduğu için <_> ).



Uzun bir uğraş sonucu ortaya bu çıktı. Hayal ettiğim manzarada baba-oğul cama yakındı, bunda uzaklaştırmak istedim, çünkü bu karaltının ne olduğu belli olmuyordu. Koni-silindir karışımı bir şekli oluşturan birleşik camları başarıyla yaratmıştım, ama iki ufak sorun vardı: Tasarladığım güverte korkunç görünüyordu.

Asıl sorun ise, vurgulamak istediğim şeyin sadece basit bir ayrıntı olarak görülüyor olmasıydı. Eminim karşı çıkacaksınızdır: "Ayrıntı olarak kalsın, daha iyi, sadece resme dikkatli bakanlar anlasın?" diye, bu doğru. Ama şuna da inanırım: Başarılı bir görsel çalışma, sadece tam boy olarak izlendiğinde değil, thumbnail'ken de insanlara çekici görünebilmelidir. Başarılı bulduğum çalışmaların ortak özelliği, insanlara thumbnail'larını büyütmeyi istetecek bir görsel bütünlüğe sahip olmaları. Dürüst olmak gerekirse, bu yukarıda gördüğünüz resme güzel bir uzay manzarası içermesine rağmen tıklamak istemezdim.

Ve o ana kadar yapmış olduklarımın büyük bir kısmını çöpe atmak pahasına yeni bir manipülasyona başladım. Elimdeki insan stok fotoları yeteri kadar kaliteliydi, önplanda tutmak istediğim şeyi neden izleyiciye yaklaştırmıyorum? Gözümün önüne yeni bir manzara gelmişti, ilkine ihanet etmek zorunda kalıp yenisi üzerine odaklandım. Önceki için yaptığım camı bunun için de kullanabilirdim.

Kendi yarattığım cam tabakasının kusurundan, uzay manzarasının bir kısmının hue'sü (hue'nün Türkçe karşılığı?) farklıydı. Bu bana başka bir fikir verdi: Zaten bir rüyaya ait olabilecek bir manzara yaratıyordum, neden sabit renklerle sınırlı kalayım? Bu renk seçiminde bana Windows Vista'nın ilham verdiğini söylemeliyim (Vista da bir işe yaramış oldu).


Böylece Babalar Günü için hazırlamayı düşündüğüm, ama uygun resimler bulamadığım için oluşturamadığım fotomanipülasyonun yerini tutabilecek bir hediye yaratmış oldum babam için.


Bütün bu yazının ana fikri:

Eğer bitirdiğiniz işten memnun değilseniz ve zaman-kaynak sıkıntınız yoksa onu en baştan yapmaktan kaçınmayın. Farklı bakış açılarına açık olun.