Monday, January 31, 2011

Rastgelelikler

Geçen perşembe günü sınıf arkadaşlarımla beraber dönem sonu yemeğindeydim. Arada birkaç güzel fotoğraf çekildi. Gittiğimiz yer Liva Pastanesi.

"Niye sadece kendi fotoğraflarını koyuyorsun?" sorusunun yanıtı: Çektiğim fotoğraflarının burada yayınlanması konusunda içlerinin rahat olacağından şüphe ettiğim insanların fotoğraflarını bloga koyma konusundaki tereddütüm. İnsanlardan izin almak konusunda da çekincelerim var.


Sarı ışık altında pek fena görünmüyorum. Keşke saçlarım gerçekten de bu renkte olsaydı...

Monday, January 24, 2011

Dönem sonu rastgelelikleri



Graaaurr! Yorucu bir ders dönemim bitti. İhmal ettiğim oyun işleriyle bu tatil süresince uğraşabilirim umarım.



Yeni Warlocks of Ankara (FRP etkinliğimiz) duyurusu yapayım.

5 Şubat'ta Ankara'da yeni Warlocks'ımız var, bu arada. Saat 13:00'te, Oversoul'da iki adet FRP oyunu oynayacağız: Kızıl Kilit (Vampire: The Masquerade) ve Blood Dolls (Hunter: The Vigil, nWod).

Detaylar burada.

Hayır, bu sefer ben storytellerlık yapmıyorum.

 ---

Bitirme projesi sunumum biraz epik geçti (veee "biraz epik" gibi bir sıfat tamlaması ile edebiyat ödülü kazanıyorum!). Sunumdan önce oldukça stresliydim, anlatacağım projeyle ilgili matematiksel konulara hakim olsam da çok sayıda matematikçi hocaya bol miktarda matematiğe dayalı bir konuyu anlatacak olmak, beni bu konuda zorlayacağını bildiğim hocaların sunuma gelecek olması... Tam anlamıyla kâbusum oldu!
 
Yaptığım uygulamayı yarım saat içinde (sağ tarafı bulanık sayılarla ifade edilebilen lineer denklem sistemlerinin çözümü için algoritma) anlatmak için öncelikle bulanık sayılardan ve lineer denklemlerden bahsetmem gerekti, sonra yaptığım uygulamayı örnek çıktılar üzerinde gösterdim. Zamanımın yetmesi için her şeyden yüzeysel bir şekilde bahsettim, teknik detaylarına hiç girmedim. Tüm bunların benim geliştirdiğim, üzerinde uğraştığım şeyler olduğunu belirtmeye de gerek duymadım.

Konum hakkında beni biraz sıkıştırdılar, ama sanırım güzel yanıtlar verdim.

Ama sonra gelen soru şu oldu:

"Sen bilgisayar mühendisliğinde okuyordun, değil mi? Hiç mi merak etmedin bu gösterdiğin MatLab uygulamasının arkaplanında ne olduğunu?"

Biraz sert bir şekilde "Bu gösterdiklerimi zaten ben yaptım," dedim, ama yaptığım uygulama Türkçe olması dışında gerçekten de MatLab'ın sunduğu bir GUI'ymiş gibi görünüyordu. Danışman hocam sonra araya girerek benim nasıl aşama aşama, her hafta bu uygulamayı geliştirdiğimi, başlangıçtan beri ne kadar çok yol aldığımı (ilk hafta yaptığım şey C++ ile geliştirdiğim, görselleri MatLab kodlarından çok daha düşük bir seviyedeki kodlar sayesinde piksel piksel hazırlayan bir programdı, oraya matris katsayılarını girmek de oldukça zordu), ilgili konuyu bu okuldaki sıradan bir öğrenciye göre ne kadar iyi anlamış olduğumdan bahsetti. "Neden bunun kendi uygulaman olduğundan hiç bahsetmedin?" diye soruldu, "İyi de kendi yapmadığımız bir şeyi burada sunacak değiliz ki zaten?" dediğimde güldüler, "Ama genelde öyle olmuyor" diyerek. Sonra yaptığım uygulamayı çok beğendiklerini, başarılarımın devamını beklediklerini belirttiler. Yerime yüksek sesli alkışlarla otururken hâlen gergindim.

Ertesi gün o soru soran hocaya raporumu teslim etmeden önce geliştirdiğim modüllerden birisinin kaynak kodlarının da çıktısını aldım. "Sen zaten bir şey yapmamışsın ki?" iması o kadar içime oturmuştu ki, en anlaşılır kısmı

B_mat_B = [0;0];
B_mat_B(1,1) = B_mat(1,3);
B_mat_B(2,1) = B_mat(2,1);
f1B = B_mat_B;

f2B = invA * B_mat_B;
set(handles.uitable6,'Data',f2B');
olan o kod yığınını hocanın önüne yığmak istedim. Hocanın yanına gittiğimde "Seni tebrik ederim, çok güzel bir iş çıkarmışsın" demesine üzüldüm biraz, çünkü o sunumda üstünü geçtiğim tüm bu alt seviyede detaylarını kusmak istiyordum.


Rapor yetiştirmek konusunda bu kadar başarılı değildim, bu arada. Sunumdan birkaç gün önce sisteme raporun bitmiş halini göndermek gerekiyordu, deadline saatinde elimde raporun çok dandik, eksik bir hali vardı. Sunum yaparken de hocalarımın elinde o eksik rapor duruyordu, çok utandırıcı eksiklerim ve hatalarımla beraber. Evet, bu bana ders oldu: Bitirmen gereken bir rapor varsa başka işlerle meşgul olma.


---
MatLab ortamında çalışma imkanı bulmuşken hazır denemek istediğim şeylerden birisi ses verileri üzerinde işlemler yapmaktı. Düşük frekanslı seslerin insanları rahatsız ettiğini biliyordum, ama bunu sayısal olarak gözlemlemek (duyumsalamak daha doğrusu) istedim.

Bir ses dalgasının daha düşük frekanslarla iletilmesinin vereceği denemeler. Haaaaa-leluya! adlı eserin çok basit bir frekans düşürme işlemiyle neye dönüştürülebileceğinin örneği .wav dosyaları. Ürkütücü, değil mi?


--





Bir gün ben de doğru düzgün IR fotoğraflar çekeceğim. Uff, bulanıklığa bakın. Filtreyi yerleştirmeden önce odağı elle ayarlıyor ve o şekilde bırakıyorum. Yerleştirirken odağın çok önemli bir miktarda bozulduğunu da sanmıyorum, ama aldığım sonuç bu. 

Sanırım sonunda paraya kıyıp bir filtre adaptörü alacağım (yani mesela 58 mm bir filtreyi 55 mmlik lense takmak için gereken plastik aparat). Çok ucuz, evet, ama Ankara'da hiçbir yerde bulamadığım için bu üç liralık şeyi internetten sipariş edeceğim gibi sonunda. O adaptöre sahip olmadığım için ya kağıttan yaptığım adaptörü kullanıyor, ya da aparat görevi gören başka bir filtre takıp IR'yi onun önüne yerleştiriyorum. Ama iki filtrenin üst üste gelmesi de görüntüyü pek olumlu bir şekilde etkilemiyor.

Sunday, January 23, 2011

Teşekkürler MS Word (veya printer'ım)!



Microsoft Office Word 2007 dökümanınız içerisinde yukarıdaki gibi sorunsuz bir şekilde görünen ifadeler, dökümanın çıktısını aldığınızda aşağıdaki örnekteki gibi görünebilirler (daha doğrusu, görünemezler). Bu problemi çözmek için bilgisayarınız içinde dökümanın ekran görüntüsünü alıp, Paint'te crop edip, dökümanınıza resim olarak yapıştırabilirsiniz. Benim final projesi raporum çok sayıda matematiksel ifade içerdiği için bu işlemi çok sayıda tekrarlamam gerekti, bu işi yapmam gereken en önemli sayfalardan birisi gözümden kaçtı ve zaten mükemmellikten uzak durumdaki raporum iyice dandik bir hale geldi >_<


Benzer bir şekilde, Word içerisinde bazı özel ifadeler kullanan başka arkadaşlarım da rapor çıktısını alırken boşlukla veya "İfade yazdırılamadı" ifadesiyle karşılaşmış.

Neden böyle bir sorunun yaşandığına dair tahminim şu: Bir dökümanın printer çıktısı alınacağı zaman printer'a piksel piksel bir görüntü değil de formatlı metin gönderiliyor. Benim raporumda yazdığım matematiksel ifadeler de printer'a formatlı bir şekilde gönderilemediği veya printer'ım tarafından algılanamadığı için bu espriyle karşı karşıya kaldım.

Benim bu düşüncemi asıl destekleyen şey, ekran görüntüsünü alıp resim olarak dökümana eklediğim kısımların çıktısının dökümandaki gerçek metin olanlardan daha kötü görünmesi. Halbuki bilgisayar ekranında hiçbir fark yok, doğal olarak, çünkü resimleri zaten kalite kayıpsız formatlarda saklayıp boyutunu sabit tuttum.  

---

Şimdi aklıma geldi, belki Word'ün 2010 sürümünde bu sorunu çözmüşlerdir.

--
"Denklemlerin sağ tarafı nasıl (10,19,21) oluyor lan?" dediğinizi duyar gibiyim. Bunlar üçgensel bulanık sayılar, ki blogta açıklamak istemiyorum bu konuyu.

Monday, January 3, 2011

Yılın ilk blog gönderisi

"Eveet, 2011'e çok çılgın bir şekilde girdim. İşte şimdi onun fotoğraflarını yayınlayacağım," dememi bekliyordunuz, değil mi? Yılbaşında fotoğrafı çekilebilecek hiçbir halt yapmadığım için yılbaşıyla ilgisiz fotoğrafları göreceksiniz bu yazıda.

"Ocak ayında hâlâ kime dondurma satıyorlar ki?" sorusunun yanıtı: Bana.



Bugün İngilizce dersinde yaptığım final sunumundan. Fena olmadı, sunum sırasında söylemem gereken birkaç önemli şeyi unutmam dışında. Üstteki fotoğrafı da hocam çekti (sunum sırasında değil de, tüm sunumlar bittikten sonra ben istedim).

Tepegözle yapılan sunumlarda "maskeleme" adlı bir teknik var. Eğer görselinizde belirli bir süreliğine gizlemek istediğiniz bir şey varsa asetat kağıdınızın üzerine saydam olmayan bir kağıt koyuyor, gizlediğinizi göstermek istediğiniz zaman da kağıdı kaldırıyor veya başka bir şeyi gizlemek için kullanabiliyorsunuz (elbette asetatın üzerindeki mürekkebin, asetat üzerinde tamamen kuruması gerek önce. Lazer veya inkjet yazıcılara göre özel asetat kağıtları var, onlardan doğru olanın seçilmesi gerekiyor). Böylece sunum sırasında o an ihtiyacınız olmayan bir şeyi maskeleyebiliyorsunuz. Tabi bütün durumlar için ayrı ayrı asetat kağıdı bastırırsanız maskeleme tekniğine ihtiyacınız kalmaz, ama bu da pek şık değil.

Sunumumdaki söz konusu anahtar faktörlerden birisi bilinmeyenlerdi. Bu alt konu için sadece konu başlığı gözüken, alt kısmı tamamen maskelenmiş olan bir görsel sundum. Bir korku hikayesinde her şeyin açıklanmak zorunda olmadığını, aslında bazı şeylerin gizli kalması gerektiğini anlattım. "İzleyicilere kilitli bir kapı gösterin, kapının arkasında kesinlikle orada kalması gereken korkunç bir şeyin olduğunu söyleyin ama o kapıyı asla açmayın. Çünkü sizin oraya gerçekten koyacağınız şey, muhtemelen izleyicilerin hayal ettiğinden daha az korkunç olacaktır. Bir hikaye, dinleyenlerin hayalgücünü ateşleyebildiği zaman ürkütücüdür. Maskeler kullanın, buradaki gibi." Ve sonra o görseli tepegözden kaldırdım! Maskenin altında gerçekten de bir şey vardı. Hayır, Jack Nicholson değil, giriş görseliydi bu fotoğraftaki.



Bunu da bugün Sıhhiye'de çektim.