Biz Türk toplumu olarak efkârı, acı çekmeyi yüceltiyoruz. "Ben acıların adamıyım, vur kadehi usta, ölmüşüz bu gece!" kafası. Bu sağlıklı değil ve bunun düzelmesi gerekiyor.
Asıl tehlikeli ve hastalıklı olan, kederli hissetmek değil. Hepimiz belli dönemlerde bunu yaşadık. Tehlike, kederi benimsemek ve hatta ondan keyif almak! Acıyı fetişleştirmek.
"Sen hiç keder yaşamamışsın, bu yüzden anlayamazsın!"
Bana bunu diyecek olanlar çıkacaktır. Kaç yıldır depresyonla savaştığımı inanın bilmiyorum. 10? 20? Depresyon ne zaman klinik teşhiş konulabilecek seviyeye geldi, bilmiyorum. Ben de terk edildim, bazı ilişkilerim o kadar kötü bitti ki "Keşke normal insanlar gibi terk edilseydim," dedirtti (anlatsam yazı aşırı ünlü olur da, blogta o kadar kişisel konulara girmek istemiyorum). Ama şu an geçmişe baktığımda, depresyon denen illetin gençliğimin büyük bir kısmını çaldığını görüyorum. Bir daha asla sahip olamayacağım gençlik yıllarımı çalıp götürdü.Hayır; acı çekmenin övünülecek, yüceltilecek bir yanı yok. Hayatımızdan bir daha geri gelmeyecek parçalar mahvoluyor sadece. Ve toplum olarak bunun farkında olmamız gerek.
Eğer hayatınızın bir kısmının elinizden alınması yeterince kötü değilse, bu "acıların adamı" anlayışından kurtulmanız için iki neden daha sayayım:
1. Bu anlayış insanları sorumsuz bireyler haline getiriyor. Aile bireylerinize karşı mesela.Veya trafikteki bir yabancıya. Bu anlayış insanları alkollü (hatta belki de maddeli) şekilde, yağmurlu havada saatte 150 km/s hızla araba kullandırtıyor ve masum insanlar ölüyor sonunda (bunu farazi bir örnek olarak kabul edin, o gerçek olayın detayları farklı olabilir, ben bu anlayışın insana neler yaptıracağını anlatmak istiyorum).
2. Bu anlayış insanları yalnızlaştırır. Şu bir gerçek ki, insanların büyük bir kısmı sürekli mutsuz bir insanla vakit harcamaktan keyif almaz. Özellikle insanla olan tüm ilişkiniz o insana ne kadar üzgün olduğunuzu anlatmakla geçiyorsa, o insan sizi taşıdığı bir yük olarak görmeye başlar. Bundan dolayı o insanı suçlayamazsınız, bu yaptığı insan doğasının parçası.
Sizin insanlara verebildiklerin sonucunda, insan sizi bir ÖDÜL veya ÖDEV olarak görür. Beraber vakit harcadığında onu daha mutlu bir insana dönüştürecek bir ödüle, veya kısıtlı hayat enerjisini emecek bir ödeve. Hangisi olmak istiyorsunuz?
"Depresyondan çıkmak çok kolay! İyi şeyler düşünmeye başlayın!"
Hayır, tabii ki değil, böyle geri zekâlı bir şeyi söylemeyeceğim. Maalesef zihnimizde depresyon için bir on/off düğmesi yok, bu "Ay ama iyi şeyler düşün, pozitif ol :))))"cu tiplerin anlamadığı şekilde.Ama atılabilecek çok önemli bir adım var: Bunun iyi olmadığını anlamak ve kurtulmanız gerektiğinin farkına varmak. Acı, yüceltilecek bir durum değil. Bunun farkına varmamız ve mücadele etmemiz gerek.
No comments:
Post a Comment