Thursday, April 9, 2009

"Ben bu topluma ne yaptım?" ve "Niye bu kadar ciddi?"

Birkaç ay önce yakın bir arkadaşım olan Night Eagle'ın Oyungezer'in IRC kanalında, foruma o gün atılan mesajlar için söylediği bir söz geliyor aklıma şu sıralar:
"Ben bu foruma ne yaptım?!"

Arkadaşımı sinirlendiren şey, bazı siyasi ve felsefi içerikli başlıklara ("Türkiye'yi neler bekliyor?", "Neredeyse Bir Balina" başlıkları özellikle) önceden yazılan onca şeye rağmen, ırkçı tabanlı ve bilimsel bir konuyu dinî bir bakış açısıyla eleştiren mesajların o gece iyice yoğunlaşmasıydı. Bu tepkisini abartılı ve manasız bulmuştum, sonuçta forumdaki kimse "Ufff, Night bize çok kötü bir şey yaptı, hadi onu sinirlendirmek için ırkçılık ve yobazlık yapalım" demiyordu. Ama sonra aynı düşünceyi, gördüğüm ve okuduğum şeylerden sonra toplum için hissetmeye başladığımı gördüm:

"Ben bu topluma ne yaptım?!"

Biraz daha açık olmam gerekirse, sizi Sir Aenas'ın Dengesizlik yazısına, Dengesizlik'teki yorumumda da atıfta bulunduğum Ekşi'deki Türklerin meslek yorumları başlığına, Çağlayan'ın Sokakta Öpüşmek yazısına ve Çağlayan'ın yazısına ek olarak da bu haftanın Penguen'inin Muşmula köşesinin ilk haberine (Kemer'deki aşıklar heykelinin hurdalığa kaldırılması) ve Patates Baskı/Otopsi Raporu'na (hijyenik bekaret trajikomedisi) yönlendirmekle yetineceğim.

Yakın çevremdeki insanlar, o eleştirdiğim insanlardan (mesela erkek arkadaşının kendisine tecavüz etmesini "sahip olunmak", "kirlenmek" ve bir erkeğin doğal hareketi olarak gören kızlardan, erkek olmanın kendisine üstün özgürlük getireceğine inanan erkeklerden, sürekli ne kadar dolgun bir aşk hayatının olduğunu anlatıp da Rusya ülkesinin adını duyunca aklına Rusya'daki hayat kadınlarından veya Rus kızlarının cinsel özgürlüğünden başka bir şey gelmeyen denyolardan) olmadığı için kendimi şanslı hissetsem de, bizlerin de aslında toplumu oluşturan bireyler olduğu gerçeği sürekli aklımda olsa da bazı anlar geliyor ki kendime o soruyu sormadan edemiyorum: Ben bu topluma ne yaptım?


Neden bu kadar ciddisin?

Bu sözü Joker'in Türkçe bir dublajla söylediğini hayal edin. Başarısız bir dublaj olsun; dublaj sanatçısı, sesinin Ledger'ın yaptığı gibi ürkütücü bir palyaço sesine filan da çevirmesin. Yazının ikinci kısmının başlığını sese dönüştürecek olursak, ortaya çıkan ses bu olurdu. Nightingale'la (Night Eagle) The Dark Knight'a gittiğimiz gün yaptığımız geyiğin komikliğini buraya tamamen aktarabilseydim keşke.

Ama bence "Niye bu kadar ciddi?" gayet güzel bir Türkçe cümle.



Ciddi olmak istemiyorum. Toplumu ve toplumun sorunlarını düşünmek istemiyorum. Seçmenlerini seçim öncesinde çek dağıtarak satın almaya çalışan ve üstüne üstlük dağıttığı çekler de karşılıksız çıkan bir partinin iktidarda olduğunu, uluslararası alanda beni temsil ettiğini düşünmek istemiyorum. Şu anki tarih biliminin geçen yüzyılın Osmanlı yönetimi hakkında söylediklerinin aynısını bir yüzyıl sonra günümüzdeki yönetim için söyleyeceğini öngörmeyi istemiyorum. Gezegenin uzak bir köşesine gitmeyi ve tüm bu olan bitenleri sanki ben Quake Live'ın genişçe bir uzay arenasının uzak bir köşesine yerleşmişim de silah seslerinin bana ulaşamayacağı kadar uzaktaki savaşları zoom yaparak izliyormuşum gibi izlemeyi istiyorum. Quake Live oynarken "One minute warning" uyarısını duyduğumda aklıma gelen şeyin sadece komik olmasını istiyorum.

İstiyorum.



Bu yazıda da aslında bana komik gelen birkaç şeyden bahsedecektim, ama gelecek yazımda bahsederim artık.

2 comments:

Unknown said...

Dostum eğer hayat bir şakaysa hiç komik değil. Ama gerçekse çok komik. Biz de bu komedyanın içindeki talihsiz oyuncularız.

Zaman zaman( aslında çoğu zaman) bu ülkeden basıp gitmek gelir içimden. Ama sonra gideceğim yerde daha beterini görmek-yaşamak düşüncesi beni anında buralara bağlar.

Yazıma gelince. Bir arkadaşımın arkadaşına hitaben o yazı. İşin kötüsü adama sağlam ayar da vermiştim bunları söylerken. Ama kendimi durduramadım, hızımı, hıncımı alamadım, döktüm bloguma içimi:D

Beni bilirsin dostum. Genelde küfür etmem kimseye. Herkesle de yumuşak geçinmeye çalışırım ama her insanın belli kırmızı çizgileri vardır. Onları aşarsan kimse seni tutamaz. Benim kırmızı çizgilerimiden birini veya birkaçını biliyorsun zaten.

Sen bu topluma ne yaptın? Siz ne yaptınız? Biz ne yaptık? Onlar ne yaptılar? Bunu sorması gereken kişiler "şimdilik" biz değiliz. Ama ne zaman soracağımızın da farkındayız.

Onun dışında dostum. Gülmekle kesinlikle en iyisini yapıyorsun. Şu dandik hayata verilecek en güzel cevap seninkisi. Quake Live'daki One Minute Warning uyarısını yazınca benim de aklıma aynı şey geldi:D Keşke "Van Minüt" yazsaymışsın:D:D:D

Ahmet Kamil Keleş said...

Hep derim, "Dünya için ağlayabilirsin, ama dünya seninle ağlamaz". Gülmek sanırım verilecek en iyi yanıt.

Zaman zaman( aslında çoğu zaman) bu ülkeden basıp gitmek gelir içimden. Ama sonra gideceğim yerde daha beterini görmek-yaşamak düşüncesi beni anında buralara bağlar.

Ama bu taşındığın ve beğenmediğin yeri de terk edip başka bir ülkeye gidebilirsin, değil mi? Başka bir yer deneyebilirsin. Ama en önemlisi, gideceğin yeri beğenmeme durumunda Türkiye'ye geri dönme imkanının bulunması. Bu " sonra gideceğim yerde daha beterini görmek-yaşamak" düşüncesinin seni buraya bağlaması mantıklı değil.