Tuesday, July 14, 2009

Telefonumda bir mesaj duruyor bu sabahtan beri. Bir aydır görüşemediğim, oldukça yakın bir sınıf arkadaşımdan, halimi hatrımı soran bir mesaj. Ona ne yazacağımı bilmiyorum. İyi olduğumu söylersem eksik ve belki de yanlış bir bilgi vereceğim; kötü olduğumu söylersem de neden kötü olduğumu anlatmak zorunda kalacağım. Ve belki yine yanlış bir bilgi olacak, çünkü kötü olduğumu da sanmıyorum. Kötü hissetseydim bu birkaç gün içerisinde ablamla ve arkadaşlarımla bu kadar keyifli vakit geçiremezdim.

Koca bir hayalkırıklığı yaşadım; ama bu sefer sorunun benle veya akıl sağlığımla ilgili değil, karşımdaki kişilerle ilgili olduğunu biliyorum ve bu beni rahatlatıyor. Kendimi çok mutlu hissettiğim o birkaç gün öncesindeki kişi ile bu yazıyı yazan kişi farklı insanlar değildi.

Ama kendimi hâlâ yalnız hissediyorum. Kısa süre öncesine kadar "Ben o kadar karmaşık şeyler düşünürüm ki insanlarla iletişim kurmakta zorluk çekerdim" derdim, ama şimdi kendime baktığımda sadece koca bir boşluk görüyorum. Sanki bütün yaratıcılığım, zekam köreltilmiş, bir pamuk yığınına dönüştürülmüş gibi. Ablam hep "İnsanlar hiçbir zaman hiçbir şeyi düşünmez" derdi, biz her an herhangi bir şeyi düşünürmüşüz, eğer öyleyse benim son zamanlarda en çok düşündüğüm şey gri/benj bir boşluk. Kötü. "İnsanlar benle konuşmak isteseler de onlara düşündüğüm, üstünde çalıştığım ilginç şeyleri gösterebilsem" derdim, ama onlara tek sunabileceğimin Ouroboros ejderi şeklindeki bir boşluk uzayı olacağını görmek üzücü (evet, bir boşluğun boyutu sanırım 2 veya 3 boyutlu ortam nesnelerine denk gelebilecek şekilde ifade edilebilir. Zamanı nasıl tek boyutlu düzlemde ifade edebiliyorsak.)

Konuşabileceğim birisinin olmasını isterdim.

--


Yarın bir haftalığına Bodrum'a gidiyorum. İtalya işi yattı.

No comments: