Wednesday, November 18, 2009

Ve sonra ...

Avatar olarak bir süreliğine sağda gördüğünüz resmi kullandım. Ve sonra kaldırdım.

Aslında kötü bir manipülasyon olmadı. Hatta güzel bir göz hilesi bile var. Ama fazla 'kibirli'. Bir avatar nasıl kibirli olabilir? Fazla görkemli olarak. Aslanın yüz hatlarından bile asalet akıyor. Ama ben o kadar görkemli değilim ki.

Avatar olarak kullanmayı düşündüğüm resimlerden birisi de bu soldakiydi. Ama zaten odamın duvarını süslediği için (ve yukarıdaki nedenlerden ötürü) tam Arleon'un aslan formunun gerçek hayata yansıması olan bu aslanın fotoğrafını kullanmaktan çekindim.







Bir süreliğine avatar olarak kendi fotoğrafımla yetineyim. Bu bana daha dürüstçe geliyor.

---

"Aklımda ilginç bir Asporia hikayesi var, zaman bulduğum bir ara onu yazacağım." demiştim. S'arrus'un elçisi, S'arrus'un Arleon'a gönderdiği hediyeleri götürmek için Asporia'ya geliyordu ve hikayeyi elçinin ağzından dinliyorduk (tamam, fantastik hikayeyi üçüncü şahıstan dinlemek konusunda NES/Leviathan'dan etkilenmediğimi söyleyemem), ama hikayenin asıl amacı Asporia hakkında ek bilgiler vermekti. Zaman bulunca bu hikayeyi yazacaktım. Ve sonra... sonra kaybettim. Zamanı değil, o hikayeyi yazma hevesimi. Eğer bir konu hakkında yazı yazmaya heves ediyorsam onu o an yapmam gerekiyormuş, bunu tekrar gördüm.

-----

Bugün bir arkadaşımın durumuna üzüldüm. Sınıf arkadaşım, dün (veya pazartesi gecesi işte) ağır bir grip geçirip acil servise kaldırıldığı için dünkü bir sınava girememiş. İki gözünde de geçici görme kaybı yaşamış, durumu siz düşünün. Bugün okula, işletme dersi sınavına girmek ve aldığı sağlık raporunu getirmek için okula geldi. Kızın raporunu kabul etmemişler! "Başkent Hastanesi raporu gerekiyor!" Bu yüzden kız, 'çok önemli işleri olduğu için' sınavlara bile belki arasıra giren tiplerle (*) aynı sınav notunu alacak. Böyle gerizekalılık mı olur?

Ama sonra kendimi kötü hissetmemin asıl nedeni, sınavım bittikten sonra hemen eve gitmiş olmaktı. "Keşke arkadaşımı da bekleseydim, belki o raporunu kabul ettirmek için sekreterlipe filan gideceği zaman yardımcı olurdum." düşüncesi aklıma geldiğinde servis hareket etmişti. Benim tek başıma çok faydam olmayacaktı muhtemelen, ama en azından arkadaşımı yalnız bırakmamış olacaktım. Pıfff... Umarım raporunu kabul etmişlerdir. (Trivia: Kaza geçirdiğim gün Başkent Hastanesi'ne gitmiştik, oradan rapor aldığım için sorun yaşamamıştım. Ama acile kaldırılan bir öğrencinin raporunu başka bir kuruma gitti diye kabul etmemek nasıl bir adiliktir?)

* Size şöyle bir örnek vereyim: Okula böyle arasıra gelen sınıf arkadaşlarımdan birisinin bana "İngilizce sınavı henüz yapılmadı, değil mi?" diye sorduğunu hatırlıyorum.

--

Gelecek yazı konusu (eğer hevesim geçmezse):
-Lorean/Arleon
-Asporia hakkında

4 comments:

Roselyn said...

arkadaşına üzüldüm :/
Aaa gelecek hikayeler arasında Arleon'un Düş'e gelişi yoook =(

Ahmet Kamil Keleş said...

O da olacak tabi! :) "Gelecek yazı" dediğim, bundan bir sonraki yazıydı. Arleon'un Düş'e gelişi herhalde bundan sonraki ikinci yazıda filan anlatılır diye düşündüm.

Unknown said...

Arkadaşına üzüldüm ama aynı zamanda üniversite zamanımda yaşadığım bir iki olayı da hatırlattı bana:

Çok önemli bir mesleki dersimizin hocası "Ölseniz dahi tabutla sıava gireceksiniz" derdi. Ders 6 krediydi kalınca sene tekrarı oluyordu. Ve mazeret sınavları da çok zordu(şahesen ben bile nanmazdım o mazeret sınavında sorduğu soruları çözeceğine.)!

İkincisi ise seçmeli ders olara verilen açma derecede komik bir dersin hocası; "derslere girmenize gerek yok ve hatta sınavlara bile." demişti. Sebebini sonrdan anladık: Adam giren girmeyen herkese 100 basıp geçirmişti.

Hikaye konusunda kasmanı istemem Ahmet'cim. Hayal dünyanın geniş bir insan olduğunu biliyorum ama bunu kasıp da hikaye yoluna gitmen bana saçma geliyor. Ama tabi bu yine de senin bileceğin bir şey. Bu dediğim şey tamamen samimyetten doğan bir şey umarım yanlış anlamazsın(aslında bunu da yazmayacaktım ama olur ya herzaman eşref saatine denk gelemeyebilirim.)

Ahmet Kamil Keleş said...

Yo, ne yanlış anliycam? :) Metin, aklıma gelen hikayeleri sunmak için en uygun medya. Hikayeler için animasyon veya gerçek film çekilebilir elbette, ama bunun fazla külfetli olmasının yanısıra hikayeyi filme uyarlama aşamasında anlatılanların bir kısmı kaybolacaktır.

Oyuna dönüştürülebilecek olan hikayelerimi ise zaten burada yazmıyorum.