Wednesday, November 24, 2010

Yeni fotomanipülasyon, Tuhaf huylar mimi

Geçen hafta yeni bir fotomanipülasyon (artık fotomanip diyeceğim kısaca) üzerinde çalıştığımı söylemiştim ya, onu şimdi yayınladım. Yapacağım şey aslında iki fotomanipten oluşan tek bir çalışmaydı; resmin üst tarafı bir fotomanip, alttaki de ayrı bir tane olacaktı. Bu gördüğünüz altta olması gereken.

Sonra bu çalışmaya devam etmem anlamsız kaldı. Bu yüzden bu haliyle yayınlamaya karar verdim.


Precious by =CoolBlue-Gord10 on deviantART

---

Bu sabah beni olduğum yere yıkan bir şeyi görmeden birkaç saat önce şu aşağıdaki yazıyı yazıyordum (ve üzgünüm, yazıya devam edemeyeceğim.) :


Geçen gün Sir Aenas tarafından mimlendim, "Garip alışkanlıklar mimi". Bir kısmını listeleyeyim:

1. Bazı nesneleri, cisimleri çok sevmek, sürekli onların fotoğrafını çekmek
Mesela salondaki avizeyi, kış temalı mavi kupamı, aslan figürlerimi (bir de evin bodrumunda duran, henüz hiç resmini çekmediğim pirinç, koca bir figür var, babama hediye gelmişti). Geçen gün annem bana bir bardağımın kırıldığını söylediğinde o kırılanın mavi kupam olduğunu zannedip korkmuştum, sıradan bir bardağın olduğunu öğrenince de rahatladım.

Kabileler halinde yaşayan insanlarla dalga geçerdim eskiden, "Hehehe, salaklar, cansız totemlere tapıyor!" diye, ama sonra onları anlamaya başladım; bazı nesnelere sahip olmaları gerektiğinden fazla anlam yükleyebiliyoruz. Ve belki kavramlara, bazı insanlara da.

2. Narsisizm
Bunu açıklamama gerek var mı? Yarı alakalı olarak, bazen kendimi aynadaki yansımama kilitlenmiş, düşüncelere dalmış bir şekilde buluyorum.

3. İyi bir dinleyici olmak
Aslında "fazla iyi" bir dinleyiciyim. Dikkatimi etrafımda bulunan, birbirleriyle konuşan insanların ne dediklerinden kendi işime taşımakta zorlanıyorum. Kalabalık FRP etkinliklerinde, partilerde filan bazen hiç tanımadığım insanların yanlarına gidip ne konuştuklarını dinliyorum, mesela Ankara'ya geliş maceralarını. Bazen çok önemli bilgileri yabancıların (veya tanıdıklarımın birbirleriyle) konuştuklarından öğreniyorum.

Birisi birisine benim yanıtını bildiğim bir soruyu sorduğunda ve cevap alamadığında (daha da kötüsü, yanlış cevabı aldığında) acı çekiyorum (mesela servis durağında birkaç kız kitaplar hakkında konuşuyordu, eğer bir forumda olsaydık onların konuştuklarına bir sayfalık bir yorum yazabilirdim). Kötü olan başka bir şey de, birisi bana seslendiği (ama adımla seslenmediği) zaman sanki onu duymamış gibi davranmış gibi görünebiliyorum, çünkü insanları duymuyormuşum gibi davranmaya çok alışkınım. Birisi çok komik bir espri yaptığı zaman güldüğümü belli etmemek de zor oluyor. Eğer hakkında konuştukları şey ben değilsem onların konuşmalarına asla dahil olmuyorum.

Öyle işte..

2 comments:

Unknown said...

İlk ikiye bir şey demiyeceğim Gord10 ama 3. sü için bence artık kendine vurduğun dizgini bırakmalısın.

Emin ol o kızlara kitap yorumlarını anlatacak seviyedesin insanları neden o yorumlardan mahkum ediyorsun?

O esprilere afedersin anıra anıra da gülebilirsin bu senin en doğal hakkın. Gülme tonundan şikayetçiysen Zerrin Özer'i sana örnek olarak gösterebilirim:)

Velhasıl kelam kendini tutma Gord10 bırak gitsin.:):):)

delusionmaker said...

Ben o kızların yerinde olsaydım seni bi' güzel döverdim.