Monday, May 18, 2009

Mahkeme kartı

Sifaus'un hikayesinin devamı niteliğinde...

---

"Mahkeme," dedi Arleon, "bana yabancı bir kavram değil. Hüküm sürdüğüm bu diyar, kendi taht odam bile benim için birer mahkeme duvarına dönüşeli uzun bir süre oldu. Burada kendimi huzurlu hissetmem gerekirdi. Asporia'nın amacı buydu, beni rahatlatmak! Ama şu pencereden gördüğümüz ağaçların parlak yeşilinin bile beni suçladığını hissediyorum. Ben gerçek bir prens gibi davranamadım, gerçek bir prens asilce davranırdı, ama yenildim, kendime yenildim, insanları kırdım ve saygılarını kaybettim.

Ama artık korkmuyorum. Bu benim, önem verdiğim insanları özleyeceğim anlamına gelse bile onlardan gerektiği zamanlarda uzaklaşmaktan kaçınmayacağım. Saçma bir tedbir, öyle değil mi? Eğer tamamen 'düzelseydim' uzak durmaya filan ihtiyaç duymamam gerekirdi. Ama bunun şu an gerektiğini biliyorum. Belki asaletin gereği budur. Sanığın da, yargıcın da kendim olduğu bu mahkemeyi belki bu şekilde bitirebilirim.

Heh. Konudan ne kadar koptum. Elbette bu Mahkeme kartının anlamı allegorik. Falında Ölüm çıkanlar kısa bir süre sonra ölmüyor. Veya Güneş majörü, kişinin başına yakın bir zamanda güneş geçeceğine veya güneş yanığı olacağına işaret etmez. Kendimi sınırlayanların farkındalığına varmak... Fala olan inancım zayıftır, ama bana bakılan Tarot kartlarının o dönemki halime uygunluğu şaşırtıcı. Bunu kart anlamlarının genelliyetine bağlamak mümkün belki, insan çoğu zaman kendi içerisinde gerçekleştirilmeyi bekleyen bir potansiyelin var olduğunu hissetmez mi? Ama hayır, falların gösterdiklerini o dönemlerde genele göre çok daha yoğun yaşadığımı itiraf etmeliyim.

Kendimi sınırlayanların farkındalığına varmak... Çok az kişiye anlattıklarımı birer fal yorumu olarak görmek şaşırtıcı. Bu kartın yorumunun içerisinde utançtan, kötü durumdan kurtulmanın ve yükselişin de bulunduğunu biliyorum, yüzümü gülümsetti Mahkeme kartı. Yükselme yolumun açıldığını görebiliyorum. Bir mahkemeyi görmenin yüzümü gülümseteceğini tahmin etmezdim.

Ve gitmeden önce, şunu bilmeni istiyorum:

Buradan ve Leviathan'dan neden bu kadar çabuk ayrıldığını anlatmıştın. Bahsettiğin tehlike beni korkutmuyor. Eğer ülkemi yıkmaya niyet edecek olanlar varsa onları savaş meydanında ağırlamaktan onur duyarım. Eğer kaderinin yolunun üzerinde olacağını düşünüyorsan o zaman git ve kaderini yaşa, umarım kaderinin iyi bir sayfasının bahsettiği yerler bu topraklardır.

Hoşça kal, prens."

No comments: